“ABDULLAH BEY TÜRKİYE ADINA DOĞRU ŞEYLERİ ONAYLADI”
ALTAYLI: Abdullah Gül Türkiye’de 2002 yılında Başbakanlık koltuğuna oturdu. Sonra Tayyip Bey, yeniden seçilme hakkını elde edince ayrıldı. Uzun süre Dışişleri Bakanı yaptı. Ardından Tayyip Bey’in ‘kardeşim Abdullah Gül’ demesiyle Cumhurbaşkanı adayı oldu. 367 meselesine takıldı. Ardından ‘Ben yine adayım’ dedi Cumhurbaşkanı oldu. AK Parti’nin bütün kararlarını onaylayan kişiydi. Hem eleştiri hem destek aldı. Daha sonra da muhalif noktada görülmeye başladı. Gül’ün bu parti içinde sizin yanınızdaki yeri nedir? Abdullah Bey garanticidir derler. Ben buna pek katılmam. Saadet Partisi’nde Erbakan’a karşıydı. Bu kez Abdullah Bey hep ikircikli tavır içerisinde. Herkes diyor ki, Ali Babacan’ın arkasında Abdullah Gül var. Kendisi çıkamadığı için Ali Babacan’ı çıkardı. Abdullah Gül bu partinin neresinde?
BABACAN: Abdullah Bey Cumhurbaşkanlığı’nda Meclis’ten gelenleri büyük ölçüde onaylamıştır. Ancak pekçoğunu onaylamadan önce uyarmıştır. Önleyici şekilde kanunların belli çerçevede gelmesini sağlamıştır. Bunu düzeltmekte karar var. Türkiye adına doğru şeylerin yapılmasına uygun davrandı.
“ABDULLAH BEY BİZE DENEYİMLERİYLE DESTEK VERİYOR”
BABACAN: Abdullah Bey’le bizim kaygılarımız aynı. Ancak Cumhurbaşkanlığı’ndan ayrıldıktan sonra ‘Ben artık aktif siyasette yokum’ dedi. ‘Bundan sonra yeniden bir partide olmam’ dedi.
ALTAYLI: Daha sonra Millet İttifakı’nın adayı olma noktasında bir açık kapı politikası vardı.
BABACAN: Herkes mutabık olsaydı ‘böyle bir talep var, kaçamam’ diye ifade etmişti. Kendisi bizim çalışmalarımıza destek veriyor. Ayda bir iki defa oturuyoruz. Kendisi bize destek veriyor. Bize dışarıdan bilgi ve tecrübesiyle destek veriyor. Biz de bundan memnunuz. Ancak nihai kararları biz veriyoruz.
ALTAYLI: Abdullah Bey’in parti içinde görev alma, Cumhurbaşkanı olmak gibi bir durumu yok mu?
BABACAN: Hayır, hayır. Ben kendisine söyledim. ‘Bu işte olacaksınız başımızda siz olacaksınız’ dedim. ‘Hayır’ dedi ‘bu iş isiz yapacaksınız’ dedi. Bizi partimiz farklı kesimlerin üzerinde ittifak kurulacağı bir çizgiyi oluşturmak amacında. Farklı siyasi görüşlerden gelen insanların uygulanabilecek ve gerçekçi olan yeni bir Türkiye tasarımı. Bu ana akım siyasi bir çalışma olacak.
“SAYIN GÜL İLE EN BAŞINDA NET KONUŞTUK, KAVİLLEŞTİK”
BABACAN: İddialı olarak ortaya çıkacak partinin her konuda net görüşü olması lazım. Bizim ne ittifak derdimiz ne de ortak aday derdimiz var. Amacımız çalıştıklarımızı nihayetinde uygulamak. Halkın en çok teveccüh ettiği siyasi parti olmak.
ALTAYLI: Bu parti Abdullah Gül için kurulmuş bir parti değil. Abdullah Gül bir siyasi büyük, bir ağabey…
BABACAN: O kadar. O konuda baştan çok açık net konuştuk. Baştan akitleştik, öyle başladık. Aksi halde kafa karıştırır. Bir şeyi gösterip de sonradan başka bir şey sunamayız. Halkımıza karşı açık, dürüst, şeffaf olmak zorundayız. Bizim çok sayıda insanla temasımız var. Tek tek çok sayıda insanla görüştüm. Bir siyasi parti kurulurken neler yaşanmış, başa neler gelmiş, olumlu, olumsuz ne tür tecrübeler var bunlardan istifade etmemiz lazım ki, eski hataları yeniden yapmamak için. Bazen oturuyoruz, 3 saat sohbet. Öyle bir laf söylüyorlar ki, ‘çok önemli’ diyoruz. Hala siyasi itibarını koruyan bir sürü kişiyle görüşüyoruz.
ALTAYLI: Sizin bu hareketi başlatırken sanki yol arkadaşınız gibi görünen eski AK Partili dar bir grup var. Beşir Atalay, Sadullah Ergin var. Sadullah Bey en tartışmak istediğim birisi. Kendisi Adalet Bakanlığı döneminde FETÖ’cü yapılaşmanın etkin olması bakımından bu işin sorumlusu Sadullah Beymiş görünüyor. Gerçi o gün FETÖ’cü olmak çok normal bir işti. Size kimse bir şey diyemiyor. ‘Ali Bey’in hırsızlığı, üç kağıtçılığı, ahlaksızlığı yok’ diyor. Sadullah Bey’in bagajını taşımak, sayın Beşir Atalay’ın açılım sürecinin bagajını taşımak biraz ağır gelmeyecek mi?
BABACAN: Bizim şu anda siyasi parti kadrosuyla ilgili bir kararımız yok. Biz şu anda sadece Türkiye’nin geleceği için iyi bir hazırlık yapmaya çalışıyoruz. Bilgisi ve tecrübesi olan arkadaşlarımız çok önemli ama bir o kadar da gençlerimizin, kadınlarımızın söz sahibi olacağı kadroyu hedeflememiz gerekiyor. Türkiye’de 82 milyonluk nüfusun siyasi eğilimleri neyse bunun özeti bir kadro oluşturmaya çalışıyoruz
Yorumlar
Kalan Karakter: