“İSTANBUL’U İKİ DUDAK ARASINDA YÖNETME ANLAYIŞI SON BULMALI”
“İstanbul gibi büyük bir kenti, iki dudak arasında yönetme anlayışının son bulması lazım” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“VİZYON 2050 OFİSİ’NİN ÇALIŞMALARINI GELİŞTİRİYORUZ”
İstanbul’u, “Dünyada eşi benzeri bulunmayan bir şehir” olarak niteleyen İmamoğlu, kentin son yıllarda sıkıntılı hale geldiğine dikkat çekti. “Çünkü, çok kolay kararlar alınabiliyor” diyen İmamoğlu, “Bazen 150, 200 metrekarelik bir parsel için bile Ankara’dan karar çıkabiliyor. Bazen de 360 milyon metrekarelik bir alan, tüm planlamasıyla, hiçbir katılımcılık içine katılmaksızın, bana göre bir ‘emlak projesi’ olarak insanların önüne bir plan diye konulabiliyor. Bir yandan böyle bir tehditle karşı karşıyayken, bir yandan da böyle bir standardı ortaya koymaya çalışıyoruz. Felsefemiz var: Gerçekten; yeşil, adil ve yaratıcı bir kent olsun bu şehir. Bir şehrin geleceğinin tasarlanması, planlanması, hayata geçirilmesi çok önemli. 2050’yi hedef koymak adına, burada bir ‘Vizyon 2050 Ofisi’nin çalışmalarını geliştiriyoruz. Geleceğine karar verme konusunda bu kadar becerikli, bu kadar maharetli bir toplumun olması da büyük bir avantaj. Konuştuğumuz hiçbir şey havada kalmıyor. Karşılığını verecek insanlar da var. Sadece mekanizmalar eksik kalmış” ifadelerini kullandı.
“BU ALANDA ÇOK ŞEY ÖĞRENECEĞİMİ ŞİMDİDEN GÖRÜYORUM”
“Katılımcılık, bizim şeffaflıkla beraber, bizim iki at başı koşan işimiz İstanbul’u yönetirken” diyen İmamoğlu, “Bunu, bu dönemin ruhuyla, dijital altlıkla güçlendirmek istiyoruz. Modern ve akıllı uygulamalarıyla güçlü bir şehir olsun istiyoruz ama bu kadar hızlı erişilebilen bir toplumu, aynı zamanda demokratik, etkin bir kitle olarak da kullanmak istiyoruz. Bazı yanlış kararlara demokratik tepkileri gösterme konusunda da böyle bir süreç tanımlamak istiyoruz. Tüm bunların adına, ben, biraz da ‘yeni nesil belediyecilik’ diyorum. Yakın zamanda hem ilçe başkanlığımda hem belediye başkanlığımda, toplumun içine ne karıştıkça, toplumla beraber ne kadar vakit geçirdikçe, düşünce üretip, bunu hayata geçirdikçe gördüm ki; benim yanlış yapma riskim, çok minimuma düşüyor. Yani bundan hem toplum kazanıyor hem o bölge kazanıyor hem de bu görevi yapan bir insan olarak, iyi bir işe imza atacaksam, ben kazanıyorum. ‘E bundan niye vazgeçelim ki’ dedik. Beni eğiten aslında, bu anlamda, bu görevimde; deneyimlerim. Bu alanda da çok şey öğreneceğimi şimdiden görüyorum” şeklinde konuştu.
“BİLİMDEN VE AKILDAN KALAN İNSANLARLA SONSUZ MÜCADELEDE KARARLI OLDUĞUMU GÖRECEKSİNİZ”
“Biz, bu yönüyle yürüyoruz ve yürümeye devam edeceğiz. Bu sığ alanı, çok genişletelim istiyoruz” ifadelerini kullanan İmamoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:
“Gelin burada, jüri üyeleri olarak, bırakın sizi perişan edelim. Bırakın bu işin katılımcılığını artıralım, büyütelim ve uygulayalım. Siz de bizi zorlayın. Uygulanacak işler üretelim. Dünyaya da Türkiye’nin birçok noktasına da ‘İşte böyle başladı, bitirdik, böyle de güzel oldu’ diye hissettirelim. Bunu başardığımız zaman, bu süreç, gerçekten değerli bir sürece dönüşecek. Bunun en çok da genç insanlara fırsatlar yaratacağını, İstanbul’un, Türkiye’nin hatta 5-10 tane ofise sıkışmayacağını ben biliyorum. Tüm bu bakış açısıyla; neleri desteklediğimizi, nelerin bundan fayda gördüğünü aslında tariflemiş oluyorum. Ortak akılla iş yönetmeye bayılıyorum. Masayı ne kadar genişletirsek, bu yeni dönemde, 21’nci yüzyılda… Ki masayı genişletmenin, geniş tutmanın çok pratik metotları da var. Pandemi de bize öğretti bunu. Mekan değiştirmeden bunu sağlayabiliyorsunuz. İşiniz kolaylaşıyor. O bakımdan ben, yaşanabilir bir İstanbul’u, ortak akılla var edeceğini bilen bir belediye başkanıyım. Bundan da vazgeçmeyeceğim. Ortak akıldan uzak kalan, bilimden ve akıldan kalan insanlarla da sonsuz mücadele edeceğime nasıl kararlı olduğumu göreceksiniz. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.”
Yorumlar
Kalan Karakter: