Ancak, yine her zaman, her konuda olduğu gibi mevcut iktidar ve belediylerimiz bu olayı da siyasi rant malzemesi olarak kullanmayı ihmal etmedi. Kayseri Kalesi’ne afişler asarak çok büyük bir başarı kazanmışçasına, aslında Kayseri Spor’u bu duruma düşürenlerde kendileri değilmiş gibi siyasi rant malzemesi olarak kullanmaktan ve milyonlarca lira harcamaktan çekinmediler…
Halkımızı aydınlatmak üzere futbolun nasıl siyasi bir araç olarak kullanıldığını bazı örnekler ile kısaca ifade etmek isterim.
Portekizli diktatör SALAZAR'a ülkeyi 41 yıl tek başına nasıl yönettiğini sormuşlar. Hafif bir gülümseme ile "Tres F" yani "3 F ile" diye yanıt vermiş; Fado (müzik), Fatima (din) ve Football (futbol). 3F'deki din unsurunun yerini zamanla Portekiz dışındaki coğrafyalar "Fiesta" yani eğlence unsuru ile yorumlamış.
Bir diktatörün ülkeyi yönettiği üç mekanizmadan biri olarak futbolu görmesi elbette ki tesadüf değildir. Futbol, geçmişte de, bugün de ve kuvvetle muhtemel yarın da siyasetle iç içe olan olgulardan biri olmaya devam edecektir.
Ernesto Che GUEVARA , futbol için “Futbol sadece bir oyun değildir. Futbol devrimin en büyük silahıdır” der. Aynı şekilde SUAREZ, Güney Amerika’da bir iktidarın başarısının futbol milli takımı ile ölçüleceğinden bahseder. Dünya tarihinin en karışık yıları, futbolla birlikte gelişmiştir. Milyonların öldüğü savaşların ardından Dünya Kupalarında onlarca ülke futbol sahasında karşı karşıya gelmiş ve ne olursa olsun, futbol fikirleri yaymak adına bir silah görevi görmüştür.
Diktatör FRANCO, “Kraliyet İspanya’sı” fikrinden yanaydı. Madrid merkezli, aristokrat ve saf bir İspanyol ırkı oluşturmak niyetindeydi. Fakat İspanya, içinde Basklar ve Katalanlar gibi farklı etnik kökenleri de barındırıyordu. Bu da FRANCO’nun fikrine engel oluşturuyordu. Henüz güçlenmemiş iktidarı için bir yolu seçti: FUTBOL. Futbol kulüplerinin İspanya’da bir ordu vazifesi gördüğü bir dönemdi. Öyle ki Athletic Bilbao takımı Baskların, Barcelona da Katalanların gücü niteliğindeydi. Çünkü daha yüksek bir ses çıkartmak, büyük bir tehlike demekti. Üstelik futbol sahası herkesin eşit güçte olduğu tek mecraydı. FRANCO, futbolu kullanmalıydı. Bunun için de harika bir güce sahipti: Real Madrid.
FRANCO zamanında ispanyanın günümüz Türkiye'sinden bir farkı yoktu,
İşsizlik ve ekonomik kriz hat safhadaydı fakat böyle olmasına rağmen ispanya halkı hayatından son derece memnundu, FRANCO futbol ile milleti uyutuyor, sürekli her hafta birden fazla futbol maçı düzenliyordu.
Yüzbinleri uyutacağı beşikler (satdyumlar) inşaa ettiriyordu. FRANCO için futbol; kitleleri oyalayan, toplumu siyasi konularda tepkisizliğe iten, ülke gündemini saptıran bir afyondu.
İtalya eski başbakanlarından BERLUSCONİ, siyaset hayatında iki unsuru çok iyi kullanmıştır. Bunlardan birincisi medya, diğeri futboldur.
Milan kulübünün başına geçen BERLUSCONİ, kulüp başkanı sıfatını kullanarak tüm dünyada tanınmıştır. Bu popülarite, BERLUSCONİ’nin siyasi hayatını olumlu yönde etkilemiş ve onu ülkesinde iktidara taşımıştır. O da, FRANCO gibi; kitlelerle iletişiminde futbolu önemli bir faktör olarak kullanmıştır.
Ülkemizde de benzer bir durum mevcuttur. Türkiye’de stadyum seyircisinin yaş ortalaması oldukça düşük ve bu genç nüfus futbol ile kontrol altında tutulmaya çalışılmaktadır.
FETÖ terör örgütünün Fenerbahçe başta olmak üzere klüplerimizi ele geçirme istekleri, ünlü futbolcuları FETÖ örgütü mensubu yapmaları, nikah şahitliklerini yapmaları ve eski ünlü futbolcuları milletvekili yapmaları tesadüf olabilir mi?
Ankara Spor’un küme düştükten sonra ismini Osmanlı Spor yaparak süperlige çıkarılması, “Yeniçeri Ocakları” adı altında gençliği organize etme, bedava deplasmana gönderme,maçlardan önce Mehter Marşı’nın çalınması siyasi bir hamle değil de nedir?
Ya 12 Eylül döneminde Kenan EVREN’in yasa değiştirerek Ankaragücü’nü 1.lige çıkarması…
Örnekleri çoğalta biliriz elbette…
Kayseri sporumuzun düştüğü sıkıntılardan kurtulması, bir an önce gerçek anlamda profesyonelce yönetilmesi ve şirketleşmesi, taraftar arasında siyasetin ve siyasetcilerin yaratacağı gerginlik ve bölünmenin oluşmaması ve sporun birleştirici ruhu için siyasetcilerin futbol takımlarının üzerinden ellerini ve gölgelerini çekme zamanı gelmiş ve hatta geçmiştir. Kayseri spor ne rant kapısıdır ne de siyasilerin güç ve gövde gösterisi yapacağı bir arenadır. Siyasetcilerin görevi klüp de yönetmek değilidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: