İYİ Partili Sebati Ataman Vatandaşa seslendi!

Ataman kürsüden yaptığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

Geçtiğimiz aylarda yine bu kürsüden yaptığım konuşmamda artan hayat pahalılığından ve günden güne azalan alım gücümüzden söz etmiş, ziyaret ettiğimiz her yerde esnaf ve vatandaşımızın bu durumdan şikayet ettiğini söylemiştim.

Aradan geçen zamanda bırakın iktidarın sorunlara çözüm üretmesini, o günleri bile arar hale geldik.

Elektrikten doğalgaza, temel gıda ürünlerinden akaryakıta neredeyse her kalem ürüne sadece bir ayda %30’dan %127’ye varan oranlarda zam yapıldı. Yapılan bu zamların büyüklüğü başlı başına bir sorunken , asıl önemli olan hepsinin temel tüketim ihtiyaçları sınıfında olmasıdır. Yani doğrudan günlük yaşantımızı ve refah seviyemizi etkileyen bir müdahaledir bu zamlar…

İçinde bulunduğumuz yüzyılda güneşten, rüzgardan hatta sudan bile elektrik üretiliyorken vatandaş televizyon ışığında oturmaya mahkum ediliyorsa, Cumhurreisi ayda bir gaz müjdesi veriyorken, vatandaş ‘’faturam az gelsin’’ diye evinde ceketiyle oturuyorsa burada bir yönetim sorunu var demektir. 

Bünyan’da bir esnaf: ‘’5-6 komşu birleştik, her gün dönüşümlü olarak soba yakıyoruz’’ diyorsa, Talas’ta bir esnaf elektrik faturasını ödemek için kredi çekiyorsa, İncesu’da bir vatandaş ‘’faturam kiramı geçti’’ diyorsa,  sözün özü 84 milyon insan bir kişinin hatasının bedelini ödüyorsa artık yeter demenin vakti de zamanı da gelmiştir. 

Değerli arkadaşlar;
Göreve geldiğimiz tarihten itibaren, yaklaşık 17 aylık süreçte 16 ilçemizde 1000’in üzerinde esnaf ve çiftçimizle görüştük, sorunlarını dinledik ve sesleri olduk. Tüm samimiyetimle ifade etmeliyim ki: marketinden kasabına, besicisinden hırdavatçısına kadar onlarca sektörde iş yapan küçük esnafımızın hali  maalesef içler acısı… Girdiğimiz işyerleri geçim ateşiyle yanıyor… Sarayın her gün değişen keyfi ekonomi politikaları yüzünden geleceğini öngöremeyen esnaf çareyi kepenk kapatmakta buluyor. 2500 nüfuslu Felahiye’de çarşının yarısı kapalı, 12 mahallenin geldiği ilçe pazar yeri kullanılmadığından dolayı otoparka dönmüş durumda…Yatırım almadığından dolayı sürekli göç veren, nüfusunun yarısını kaybeden Pınarbaşı’nda esnaf siftah yapamadan günü kapatıyor. Dağından taşından bereket akan, verimli toprakları ile bir çok coğrafyayı besleyen o güzel Anadolu artık varlık içinde yokluğu yaşamaya terkedilmiş durumda...
En acısı da bu sıkıntılar içinde gelecek kaygısı taşıyan, kısıtlı eğitimle bir meslek sahibi olmayı düşleyen ve bir çok sosyal imkandan mahkum yetişen gençlerimiz…Aileleri ekonomik sıkıntılarla, geçim kaygısıyla uğraşan bu gençlerimizin birçoğu maalesef imkansızlıklardan dolayı eğitimlerini yarıda bırakıyor. Oysa bir devletin amacı genç neslini en iyi şekilde eğitmek, yetiştirmek ve onlara iyi bir gelecek bırakmak değil midir?

 Gençlerimiz geçim kaygısı yaşamamalı, 

Gençlerimiz umudunu, neşesini kaybetmemeli, 

Gençlerimiz parlak beyinleri ve umut dolu fikirleriyle ülkemizin üzerine bir güneş gibi doğmalı, 

Müreffeh ülkelerdeki gibi güzel ve huzur dolu bir hayat yaşamak onların da hakkı.
Yapılması gereken şey çok basit. 

Esnafımıza, çiftçimize, yaşlımıza ve gencimize bu hayatı reva görenlere artık yeter diyeceğiz. 

Evlatlarımızın gözlerindeki ışık sönmesin diye artık yeter diyeceğiz.
Bu ülkenin kaynakları hepimize yeter. Hak ettiğimiz hayatı yaşamak için artık yeter diyeceğiz.

Ve en önemlisi çocuklarımızın, torunlarımızın yüzüne vicdan azabı duymadan bakabilmek için artık yeter diyeceğiz.