Memorial Kayseri Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Şaban Karayağız, bulgu olarak tanımlanan depersonalizasyon ve derializasyonun ile daha ağır vakalarda görülen disosiasyonun görülme sıklığının son yıllarda arttığını belirtti. Derializasyonu çevrenin değişiyormuş gibi algılanması, depersonalizasyonu ise kişinin kendi vücudunu değişiyor gibi algılaması olarak tanımlayan Karayağız, her iki bulguda da kişinin kendini dışarıdan gözlemliyormuş hissi yaşadığını ifade etti. Bu bulguları strese karşı bir savunma mekanizması olarak değerlendiren Karayağız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kendinin ya da çevrenin değişiyormuş gibi algılanması veya ruhun bedenden çıkmış ve kendini gözlüyormuş gibi algılanmasını kaygı ve anksiyete bozukluklarında ya da ağır travmalardan sonra travma sonrası stres bozukluklarında görülüyor. Temelde aslında bu tür bulgular beynimizin savunma mekanizması ile ortaya çıkıyor. Ama bu savunma mekanizması hatalı bir savunma mekanizması. Kişi kendini ifade etmedikçe, duygularını dile getirmedikçe stres kişide birikiyor ve stres cevabı çıkacak bir yer arıyor. Stres cevabının çıkacağı yer de, olgun olmayan egonun ya da benliğin savunma düzenekleri içerisinde bu şekilde cereyan ediyor. Bunu bir nevi elektrik devresine aşırı elektrik yüklendiğinde sigortanın atması veya kısa devre yapması gibi değerlendirebiliriz.”
‘DAHA İLERİ VAKALARDA GEÇİCİ HAFIZA KAYBI NEDENİ’
Daha ağır vakalarda karşı karşıya kalınan disosiasyon ya da ayrışma vakalarında ise kişinin birkaç saniye, dakika hatta saatlik hafıza kayıpları yaşadığını kaydeden Karayağız, “Bir bakmışım ki kendimi başka bir yerde buldum, evde oturup bilgisayarla uğraşıyordum bir de bakmışım ki markete gitmişim, bu tür bulgular bir kaçmayı gösterir. Özellikle stres cevabıyla beraber bilinçaltı o dönemde bilincin kontrolünü alır, kişinin bilinci otomatik olarak kapanır ve kişi bilinçaltından gelen düşünce ve dürtülerle bazı eylemler gerçekleştiriyor. Örneğin otururken bir başkası ile sohbet ediyorsun ama o arada yaptığın sohbeti hiç hatırlamıyorsun. Birkaç saniye, birkaç dakika ya da birkaç saat senin hafızandan silinmiş” diye konuştu.
‘TEDAVİSİ GÜÇ’
Her üç bulgunun da tedavisi güç bozukluklar arasında değerlendirildiğinin altını çizen Karayağız, “Çünkü beynimiz bu savunma mekanizması ile kendisini bazı travmalardan koruduğu için, bilinçaltı bu hastalığa ya da bulgulara yapışıyor, bunu bırakmak istemiyor” dedi.
‘KADINLARDA VE KÖYLÜLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR’
Söz konusu bulguların kendini ifade etme sorunu yaşayan bireylerde görüldüğüne dikkat çeken Karayağız, “Kadınlarda bu tablonun görünme sıklığı erkeklere oranla iki kat daha fazla. Depersonalizasyon ve derializasyon bulguları stres faktöründen dolayı şehirde yaşayanlarda daha fazla ama disosiasyona ait bulguların köylü kesimde görülme ihtimali daha yüksek. Bunun nedeni de buralardaki baskın kültüre bağlı olarak kişinin kendini ifade edememesi” ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: