Demircan’ın açıklamalarında, Suriye'deki operasyonun ardından iç siyasetteki değişimlerin, özellikle Cumhur İttifakı'nın mevcut yapısına ve liderler arasındaki konsensüse karşı bazı grupların tutumunu nasıl şekillendirdiği üzerinde duruluyor. Demircan, Suriye operasyonunun yalnızca 12 günlük kısa bir süreç olmasına rağmen, bu dönemin bazı çevreler için önemli siyasi fırsatlar sunduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Adaylığına Yönelik İtirazlar
Demircan, Suriye operasyonu sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden adaylığı konusunda itirazların arttığına dikkat çekti. Bu itirazların doğrudan değil, daha çok dolaylı yollarla gündeme getirildiğini ifade etti. Alternatif adayların öne çıkarılmasının ve bu adaylara yönelik PR çalışmalarının yoğunlaştırılmasının, Erdoğan’a karşı siyasi bir strateji oluşturulmaya çalışıldığını belirtti.
Anayasal olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden adaylık hakkı olduğuna işaret eden Demircan, medyada "erken seçim" algısının yaratılmaya çalışıldığını vurguladı. Ancak, anayasa gereği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olmasının hukuken geçerli bir hak olduğunu ve yalnızca Meclis’in seçimlerin yenilenmesine karar vermesi durumunda, hükümet etme döneminin yenilendiğini ifade etti.
Yeni Siyasi Fraksiyonlar ve AK Parti İçindeki Gelişmeler
Suriye operasyonunun ardından, Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’nın adayı olmasını istemeyen ve bu ittifakın dağılmasını hedefleyen bazı grupların yeni bir siyasi fraksiyon oluşturduğuna dikkat çeken Demircan, bu fraksiyonun temel hedeflerini şöyle sıraladı:
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olmaması,
- Cumhur İttifakı yerine AK Parti’nin kendi siyasi hegemonisini yeniden kurması,
- Kongre sürecine kadar yeterli güç kazanılması ve bu gücün kongrede desteklemesi,
- Geçmişte AK Parti’de siyaset yapmış kişilerin partiye dönmesi ve Erdoğan’ın etkisizleştirilmesi.
Bu yeni siyasi fraksiyonun önemli temsilcileri arasında eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun AK Parti’ye dönme isteği ve parti içindeki bazı kesimlerin bu talebi "haklı bir yaklaşım" olarak değerlendirmesi dikkat çekiyor.
İç Siyasetteki Gerilimler ve Medyada Sansür
Demircan, AK Parti içinde Mehmet Uçum, Ayhan Ogan ve Ahmet Selim Köroğlu gibi isimlere yönelik parti içindeki itirazların çoğunlukla açıkça dile getirilemediğini ve bunun yerine perde arkasında asılsız ilişkilendirmelerle hedef alındığını belirtti. Özellikle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı Mehmet Uçum’a yönelik medyada uygulanan sansür ve sosyal medyada yayılan "AK Parti’nin hukukçuları rahatsız" söylemlerinin, bu kişilere yönelik bir kıskanclık ve çıkar çatışmalarının tezahürü olduğunu ifade etti.
Zaferin Sahipleri ve İç Siyaset
Suriye operasyonunun başarısının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğiyle kazanıldığını vurgulayan Demircan, zaferin halkın desteğiyle elde edildiğini ancak iç siyasette bu zaferin, bazı çevreler için PR fırsatına ve siyasi çıkar arayışına dönüştüğünü belirtti. Ayrıca, "Mağlubiyetlerin sahibi yoktur, zaferin sahibi çoktur" sözünü hatırlatarak, Suriye'deki zaferin iç siyasetteki değişimlere yol açmasının doğal bir sonucu olduğunu belirtti.
Suriye’nin Yeniden İnşası ve Türkiye’nin Bölgesel Gücü
Demircan, Suriye’nin yeniden inşasında kimlerin daha etkili olacağı sorusunun önemli bir soru olduğunu ve bu sorunun Türkiye için de geçerli olduğunu ifade etti. Ayrıca, Türk siyasi gücünün bölgesel bir güç haline geldiği ve bu gücün artık paylaşılabilir bir şey olmadığını vurgulayarak, bu gücün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde şekillendiğini söyledi.
Son olarak, Türk siyasi gücünün mimarının ve muktedirinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu belirterek, bu gerçeğin göz ardı edilmemesi gerektiğini ve kimsenin siyasi hülyalara dalmaması gerektiğini ifade etti.
Metin Demircan’ın açıklamaları, Türkiye’nin iç siyasetindeki kritik gelişmelerin ve gelecekteki siyasi stratejilerin nasıl şekilleneceğini anlamak için önemli ipuçları sunuyor.
Yorumlar 1
Kalan Karakter: