"Osmanlıda aydınlar arasında iki temel tartışma konusu var: Batılılaşma ve yazının yetersizliği. İlk yenileşme askeri alanda oldu. Yabancı dil öğretimi yaygınlaştı. Bu gelişmeler ve teknik bilgilerin öğrenimi ihtiyacı Latin alfabesinin öğretimini gerekli kıldı. Ağır bürokrasi dili merkezi otoriteyi zayıflattı. Teknik işlerde, matbaa,telgraf, haritacılık ve bunun gibi alanlarda Arap alfabesi yetersiz kalmıştır.
Harf İnkılabı ile ilgili olarak farklı öneriler ortaya atılmıştır: Alfabe aynı kalsın, ıslah edilsin, Çerkez hattı kullanılsın, Orhun/Uygur alfabesi kullanılsın, Latin alfabesine geçilsin gibi tartışmalar olmuştur. II. Abdülhamit Han da Latin alfabesine geçmeyi düşünmüş ama kaos endişesinden dolayı vazgeçmiştir. Hatta Çanakkale savaşları sırasında Enver Paşa alfabe değiştirmiş, Mustafa Kemal paşa, "Harp zamanı, harf değiştirilmez" diye tepki göstermiştir. Enveriye denilen bu Arap alfabeli sitil fazla geçmeden terk edilmiştir. Cumhuriyet kurulduktan sonra da harf konusu gündemi işgal etmiş, yeni alfabe çalışma komisyonları kurulmuş, bir hayli gayret etmişlerdir. 8 Ağustos 1928 Sarayburnu açıklamasında Atatürk şu cümleleri dile getirir: " Yeni harfler herkese öğretilmelidir. Bu vatanperverlik meselesidir." ' okur yazar oranı %8.61 iken 2014'te %96 oranına ulaşmıştır.

1927'de Dil Heyeti kurulmuş ve Latin esasli Türk Alfabesi çalışmaları başlatılmıştır. 1 Kasım 1928'de resmi olarak Latin alfabesine geçilmiş ve büyük bir okuma yazma seferberliği başlatılmıştır. Atatürk tüm inkılaplarında olduğu gibi yurt genelinde gezilere çıkmış ve yeni harfleri halka tanıtmıştır. 1927'de okur yazar oranı %8.61 iken 2014 yüzde 96 olmuştur. 90 yılda gelinen bu nokta, Cumhuriyet'in inkar edilemez bir başarısıdır. Bugünlerde Harf İnkılabına karşı olanların sebepleri bilimsel değil, siyasaldır. Geçmişi bırakıp geleceğe bakmalıyız."
Haber: Habibullah Efendigil
Yorumlar
Kalan Karakter: