Uzman Psikoterapist/Yazar Adnan Kalkan; "Ailede çocuk eğitimi tarih boyunca sürekli önemini korumuştur. Her dönemin kendine göre çocuklardan beklenen görevleri, ödevleri, ahlak ilkeleri temel çerçevede benzer olsa da özelde farklılıklar oluşturmuştur. Nitekim saniyede her hücremizde 3000 reaksiyon söz konusu iken değil insanın bir yılı bir yılına, bir anı bir anına denk gelmemekte ve değişime uğramaktadır. Bu değişim sonucunda eğitim metotları, yaklaşımlar davranışlarla uyumlu hale getirilirse, beklenen olumlu yönden değer ve beceriler çocuklara kazandırılabilir. Aksi takdirde eski metotlarla yenilenen insanı şekillendirmek mümkün olmayacaktır" dedi.
"ÇOCUK YAŞADIĞI ÇEVRENİN BÜTÜNÜDÜR"
Uzman Psikoterapist/Yazar Adnan Kalkan; "Kritik Dönemler Çocuk Yetiştirmede Önemlidir. Çocuk pedagojisinde önemli kavramlardan bir tanesi de kritik dönem faktörüdür. Her dönemin kendine göre kazandırılması gereken görevleri, ödevleri bulunmakla beraber, her yaşın ve her çocuğun içinde yaşadığı toplumun yani çevrenin sosyal, kültürel, ekonomik, fiziksel, psikolojik bütün yaşantıların çocuk üzerine tesiri söz konusu olmaktadır. Yani bir nevi çocuk yaşadığı çevrenin bütünüdür" diye ifade etti.
"İLK YEDİ YAŞ KRİTİK DÖNEMDİR"
Uzman Psikoterapist Kalkan, "İlk 7 Yaş Kritik Dönemdir. Özellikle 7 yaş altı çocuklarda, yaşadığı çevreden gördüklerinin etkisi önemli düzeyde geri kalan yaşantısını etkilemektedir. Bu anlamda bir çocuğun ilk 7 yaşında yaşadıkları olumlu gelişmeler ve yaşantılar çocuğun karakterini, zekâsını ve psikolojisini olumlu yönde etkilerken, olumsuz vakalar, yaşantılar ise çocuğu her yönden olumsuz etkisi altına almaktadır" dedi.
"PANDEMİDEN ÖNCE İNFODEMİ ZARAR VERMEKTEDİR"
Pandemiden Önce İnfodemi Zarar Verdiğine işaret eden Uzman Psikoterapist Adnan Kalkan; "Bugün çocuklar için özellikle salgın sürecinden dolayı olumsuz bir süreç yaşanmaktadır. Covid 19 diğer ismi ile koronavirüs Çin’de ortaya çıktığında Türkiye’ye vaka gelmeden önce infodemi geldi. Var olan gerçekler büyük oranda gölgelendi. Bu da çocuklardan önce büyükleri etkiledi. Stres ve kaygıya yol açan haberler başta olmak üzere birçok anlamda insanlar üzerinde psikolojik bunaltılara sebep oldu. Vakaların Türkiye’ye gelmesi ile birlikte yani ilk vakanın Türkiye’de görülmesi ile birlikte bu stres, kaygı ve psikolojik bunaltılar en üst seviyeye çıkmaya başladı. İnfodemi pandemiden daha hızlı yayılmış ve çocuk ve gençler üzerinde olumsuz etkilere sebep olmuştur" diye konuştu.
"MEDYA VE TEKNOLOJİ BAĞIMLILIK ORANI YÜKSEK"
Medya ve Teknoloji bağımlılığı oranı yükseldiğine vurgu yapan Kalkan; "Özellikle 20 yaş altı çocuklar ve 65 yaş üstü yaşlıların sokağa çıkma yasağı ile birlikte bu iki grupta uzun süreli evde kalmaktan kaynaklı birçok problem ortaya çıktı. Bunlardan bir tanesi de medya ve teknoloji bağımlılığının nisan ayı sonuna doğru ocak ayına göre %100 artışıydı. Medya ve teknoloji bağımlılığı bu asrın en önemli hastalıklarından bir tanesidir. Medya ve teknoloji üzerinden gerek oyunlar ve gerekse olumsuz rol model sunan cinsel ve şiddet içerikli film ve diziler çocuk ve gençlerin hem ahlakına hem karakterine hem maneviyatına hem de akıl ve zekasını ciddi manada zarara uğratıyor. Bu anlamda özellikle aileler küçük yaşındaki çocuklarını ekrandan muhafaza etmeli, onlarla zaman geçirerek aktif bir şekilde süreci değerlendirmelidir. Nitekim salgın döneminde zorunlu bir şekilde eve kapatılan çocuk ve gençler faydalı etkinliklerle zaman geçirmediği takdirde zararlı unsurlar onları kuşatacaktır. Hakla meşgul olmayınca batıl kuşatır" dedi.
"BESLENME BOZUKLUKLARINDA ARTIŞ FAZLA"
Beslenme bozuklukları artış gösterdiğini de belirten Uzman Psikoterapist Kalkan; "Bir diğer problem ise salgın döneminde bireylerin uzun süre evde kalmasından kaynaklı aşırı yemek yeme ve hareketsizlik sonucunda bedensel, biyolojik problemler ortaya çıkıp insan psikolojisini de olumsuz etkileyerek insanın bütünlüğüne zarar vermesidir. Sağlık açısından sabah kahvaltısı mutlaka yapılarak güne başlamalıdır. Öğle yemeği yerine akşam yenmeli ve sağlıklı beslenmeye riayet edilmelidir. Sağlıklı beslenme ise özellikle koruma katkı maddeleri, renklendirici ve tatlandırıcıların zararlı olanlardan uzak durularak sağlanabilir. Öğle yemeği yense de yenmese de günlük sağlıklı beslenme prensiplerine riayet edilerek tekrar dengeli beslenme sağlanmalıdır. Salgın döneminde bozulan denge süreklilik sağlanarak yeniden dengeye ulaşılabilir" diye ifade etti.
"UYKU DÜZENSİZLİĞİ PSİKOLOJİK ZARAR VERİYOR"
Uyku Düzensizliği, Bozukluğu Sosyal ve Psikolojik Anlamda Zarar Verdiğine işaret eden Kalkan; “ Uyku insanı gerek biyolojik ve fizyolojik gerekse psikolojik/ruhsal manada ciddi oranda etkilemektedir. Uyku gün içindeki performansı da etkilemektedir. Her insanın yaş ve bedensel/ruhsal anlamda uyku ihtiyacı farklılık göstermektedir. Bununla birlikte hemen her insanda aynı olan ise uyku dengesidir. Salgın döneminde uyku dengesi genellikle bozuldu. Özellikle Ramazan’ın salgına denk gelmesi ile sahura kadar uyanık kalıp sahurdan sonra uyuma alışkanlığı kazanan şahıslar, Ramazan’dan sonra dengesizlik yaşamıştır. Bu bağlamda mümkün olduğunca gerek kendimiz gerekse çocuklarımızı normal uyku sürecine uyarlamamız gerekir. Nitekim uyku dengesizliğini yaşayan insanlar beynini verimli kullanamaz. Daha çabuk öfkelenir, gün içinde uyuklar ve günü verimli geçiremez. Bu anlamda çocuklar özellikle uyku dengesine uymalı nitekim gelişimleri ile uyku arasında anlamlı ilişki vardır.
"ÖFKE KONTROLÜ SORUNU ÖNEMLİ"
Öfke kontrolü Sorunu hakın da da açıklamalar yapan Uzman Psikoterapist, Yazar Adnan Kalkan; "Son zamanlarda özellikle uzun zaman sürecinde evden çıkamayan çocukların, fıtratının gereği olan oynama, koşma vb. davranışları yapamamaları dolayısıyla evin içinde bunalarak bağırma, çağırma, vurma gibi öfke problemleri yaşayabilmektedir. Bundan dolayı gerek kendisine gerekse başkasına zarar verebilmektedir. Bu anlamda anne babalar çocuklarla etkili ve verimli zaman geçirmeli. Onları anladığını fiilen belli ettirmelidir. Onları muhatap almalı ve süreci anlayacakları dil ile anlatmalıdır. Nitekim öfke kontrolü bozukluğu devam ederse beraberinde farklı problemleri de getirmeleri muhtemeldir. Öfkeyi yenmenin en önemli iki yolu öfke anında öfkeli bireyin üzerine gitmemek ve ortamı terketmektir. Yani kişi öfkelendiği anda ona bir şeyler anlatmanız öfkesini gidermeyecektir. Daha fazla hasar oluşmaması için bir süreliğine kendi başına bırakmak ve öfke azalınca muhakeme yeteneği harekete geçtiğinden öfke problemi üzerine konuşmalıdır" dedi.
"OKUMA ANLAMA ÇALIŞMALARI YAPILMALI"
Uzman Psikoterapist, Yazar Adnan Kalkan; "Okuma Anlama çalışmaları yapılmalıdır.Özellikle kitap okumak insan beynine nörolojik ve psikolojik anlamda ciddi manada geliştirir. Bu süreçte çocuklara kesinlikle kitap okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışmalıdır. Bunun için öncelikle anne babalar çocukların olduğu ortamda kitap okumalı, onlara model olmalıdır. Çocuklara ise hoşlarına gidecek akıcı, değerlerimize uygun hikayeler okutulmalıdır. Gençlere milli ve Manevi değerlerimizi barındıran yani konu alan kendilerinin ilgi alanına uygun kitaplar okutularak okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışmalıdır. Sosyal hayatın daralttığı bu süreçte yapılabilecek en güzel etkinliklerden biridir kitap okumak. özellikle içimize atılan fitnelerden biri olan “boş zamanlarda kitap okuma” kavramından vazgeçip en önemli zamanı kitap okumaya ayırmak gerektiği bilincini çocuklara bu dönemde aşılamak gerekir. Çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırırken mümkün olunca az sayfadan başlamalı ve istikrarlı devam etmelidir. Okuma alışkanlığı kazandıkça sayfa sayısı artırılmalıdır. Bir diğer temel prensip ise kısa hikayeler şeklinde okuma alışkanlığı kazandırılmalıdır. Nitekim insan beyni bütünlüğü sever. Yani başladığı olayı bitirmek ister. Bu anlamda az sayfa dahi olsa hikayenin başından sonuna kadar okunmalı ki mantık muhakeme yürütebilsin. Aksi takdirde kitaptan uzaklaşır. Akıl, zeka oyunları, Dikkat Hafıza Geliştirme Çalışmaları Yapılmalıdır Özellikle medya ve teknoloji bağımlılığının beraberinde getirdiği dikkat dağınıklığı ya da eksikliği, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık ve hafıza zayıflığı bu süreçte ciddi düzeyde arttı. Bu rahatsızlıkları ilaç ve çeşitli makinelerle iyileştirmek yerine önceliği akıl zeka oyunları, çeşitli stratejiler, egzersizler ile çözmeye çalışmalıdır. Bunların yetersiz kaldığı yerde terapi, terapinin yetersiz kaldığı yerde ise tedavi yani kimyasal ilaç vb. başvurmalıdır. Kimyasal son tercih olmalıdır" şeklinde ifade etti.
"SOSYAL SPOR FAALİYETLERİ YAPTIRLMALI"
Kalkan; "Sosyal-sportif faaliyetler uygun zaman ve zeminde yapıldığı takdirde gerek biyolojik gerekse psikolojik anlamda önemli düzeyde faydaları bulunmaktadır. Özellikle ortaokul çocuklarına sportif faaliyetler, ilkokul çocuklarına ise akıl zeka oyunları öğretilerek gelişimleri sağlanmalıdır. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunduğu gerçeği ile çocukların sadece akademik derslere çalışmaları yönünde yönlendirmek yerine insanın biyo-psiko-sosyal ve duygusal/ruhsal bir varlık olması hasebiyle bütün olarak ele alırsak sağlıklı bir şekilde yetiştirebiliriz"dedi.
"AİLE AKRABA ZİYARETLERİ YAPILMALI"
Aile Akraba Ziyaretleri konusunda ise Kalkan; "Bilim Teknoloji ve sosyal değişimin kaçınılmaz bir sonucu olarak insanlar arası etkileşim de değişim göstermiştir. Geniş aile yerine çekirdek aileye bırakmış, kapitalist düzende his ve duygunun yerini malumat bilgisi almış ve menfaatperestlik insanlar arasında yayılmıştır. Diğergamlığın yerini bencillik, değerlerin yerini ise nefisperestlik aldı. Özellikle salgın döneminde içine kapanan insanlar büyüklerine ve aile dostlarına kısaca insan ilişkilerini önemli düzeyde ihmal etmiştir. Bu süreçte zayıflayan ilişkileri yeniden canlandırmak için gerek teknolojik aletler ile video konferans gerekse sağlık prensiplerine dikkat ederek ziyaretler gerçekleştirilmeli ve toplumsal bağlar tekrar sağlamlaştırılmalıdır. Nitekim birbirinden kopuk bireylerin Vatan, Ümmet için birlikte hareket etmesi düşünülemez. Bu süreç insanları birbirinden koparmak ile beraber milletlerin ve devletlerin birlik ve beraberlik ruhuna da ciddi anlamda zarar vermiştir. Bu zararın telafisi için insanlar arası etkileşim iletişim ve gönül bağı yeniden tesis edilmelidir. Bu his ve duygular davranışlarla çocuklarımıza bu süreçte kazandırılmaya çalışılmalıdır" diye konuştu.
"DERDİ OLMAYANA DERS KAZANDIRILMAZ"
Kalkan; "Sadece ders vermek yetmez bu süreçte özellikle çocuk ve gençlere dert öğretilmelidir. Eğer bir insanın başarılı olmasını isteniyorsa dersten önce onlara dert anlayışı aşılanmalıdır. Bugünkü eğitim sistemi bilgi düzeyinde malumat vermek ve birlikte irfan ve hikmet düzeyini ihmal ettiğinden dolayı teknolojik anlamda baş döndürücü gelişmeler olsa da sosyal kültürel psikolojik ve toplumsal alanda ciddi anlamda problemler yaşanmaktadır" diye ifade etti.
"ÇOCUKLARA BU DÖNEM HAYATIN GAYESİNİ ANLATILMALI"
Kalkan; “Sınavların yapılmadığı ve yaz tatilinin başladığı bu dönemde hedefsiz ve idealsiz kalan çocuklara hayatın anlamı, önemi, gayesi anlatılmalıdır. Nitekim hayatın gayesi olmayan bir insanın başarılı olması mümkün değildir “ dedi.
"SAĞLIĞIN İBADETİN ANLAM VE ÖNEMİ ANLATILMALI"
Kalkan; “Bazı kaynaklar bütün dünyadaki virüs miktarının sadece grama tekabül ettiğini yazmaktadır. İşte insanın acziyeti ve fakriyeti bu denlidir. Bu süreçte gerek sağlığın önemi gerekse ibadetten anlamı ve gayesi çocuklarımıza anlatılmalıdır. Gerek dünyanın geçiciliği ve gerekse Müslümanın ne kadar çalışması gerektiğini çocukları anlatmanın tam zamanıdır. Dünyaya hükmetmeye çalışanların Allah’ın karşısında nasıl aciz kaldıkları ve tek çarenin Allah’a kulluk olduğu şuuru çocuklara kazandırılmalıdır. Unutulmamalıdır ki zor zamanlar büyük kahramanlar yetiştirir ve bugün bu ümmet büyük kahramanlara hasret kalmıştır. Bu günün çocuklarına yarının büyükleri muamelesi yapıldığı takdirde onlar da yarın büyüdüğünde vatanın ve ümmetin yükünü omuzlayacaklardır “ açıklamalarında bulundu.
ÖZEL HABER FOTOĞRAF Remzi Yıldırım gastepress.com
Yorumlar
Kalan Karakter: