Şubat ayının başında ülkemiz yine bir deprem felaketiyle karşı karşıya kaldı.99 depremin den daha şiddetli olduğu ifade edilen bu depremin yaralarının sarılması kolay olmayacaktır. Alan açısından devasa büyük ve yaklaşık 13,5 milyon kişinin etkilendiği bu deprem de vefat sayısının çok olması beklenmektedir. Enkazların altında kalan kaç kişinin olduğunu düşünmek insanı vicdanen yorması bir kenara devletin bu kadar büyüklükte bir yaranın kapanması ile alakalı nasıl bir çalışma yapacağı da ayrıca merak konusudur. Tüm Türkiye’yi başta vicdanen daha sonra da ekonomik olarak etkilemesi muhtemel olan bir sarsıntının bırakacağı etkileri düşünmek bile insanın zihnini ciddi manada yormaktadır. Allah Devletimizi güçlü kılsın.
Bu aziz milletin yardım ve tek vucud olma şekli takdire şayandır. Kilometrelerle uzaktan bile anında yardıma gelmek AFAD’ın ve diğer kuruluşların enkazdan insanları çıkartmaya çalışması üstelik dinlenmeden ya da arka safha da STK lar ve diğer yardım kuruluşlarının cansiperane tedarik noktasındaki hal ve davranışları belki de dünyada görülebilecek bir şey değildir. Orada ki halkın mağduriyetinin ilk etapta nasıl giderileceği enkaz altında kalanların durumu bu milletin böyle facialarla birbirinin yaralarını nasıl sardığı nasıl birlikte tek vücut olduğu bu kadar emek zahmet ve yardım isteğinin elbette ki Allah katında da bir karşılığı ileride olacaktır. Sabırla bekleyip göreceğiz. Elbette ki bu deprem alanının büyüklüğü ile alakalı mutlaka ki koordinasyon problemleri olacaktır. Deprem de yıkılan binaların müteahhitleriyle hatta onaylayan kurumlarıyla alakalı hukuki bir süreç olacaktır. Ancak bu zamanın işleri bunlar değildir.
Bizim bu noktada başka şeyleri gördüğümüz de açıktır. Ülkemizde depremin çok daha fazlasını bazı insanların ahlaklarının da nasıl bir depreme maruz kaldığı ve anında yıkılan ahlaklarının enkazlarında altında kaldığı da alenen ortadadır. Siyaset bu ortamda gerçekten düşünülemez fakat kendi içlerindeki kin, fesat ve fitne o kadar büyükmüş ki mağduriyet anlarında direk ortaya çıkmaktadır.
Enkazdan önce AKP lileri çıkartıyorlar yalanı ile başlayan süreç, Afganlıların naaşların kolunu kesip altınlarını çalıyor ile devam ederken Suriyeliler hırsızlık yapıyor söylemleri hele hele baraj patladı ortalığı su basacak yalanları ile devam ederken iş , devlet düşmanlığına doğru gidiyor.En son Ahmet ŞIK adlı maaşını devletten alan vekilin ‘devlete düşman olmak haktır’ söylemi Devletin işlevsiz kalmasını talep etmesi toplumun da kaos tarzı bir evreye dönüşmesini ısrarla beklemekte olduğu açıktır.Hele sanatçı camiasının bir kısmı istanbulda ki sıcacık ofislerinde oturup lattelerini yudumlarken devletin hiçbir şey yapmadığını ifade etmeleri trajıkomiktir. Aslında beklediklerinin Hükümetin düşmesi değilde yıllardır içlerinde besleyip büyüttükleri kin ve nefretin lağım gazı şeklinde havayı kirletmeleridir. Dünya da sanatçı dediğin sanat üretir. Bizim buradakiler yalan fitne ve fesat üretiyor.Özellikler batı dünyası kendi devlet televizyonun da sabahleyin bir Türk türküsü ile açıp öğleden sonra adalar denizinde NAVTEX ilan etmesi aslında niyetlerinin ne olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor.
İşte siz öyle kimselersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Siz, bütün kitaplara inanırsınız; onlar ise, sizinle karşılaştıklarında «İnandık» derler; kendi başlarına kaldıklarında da, size olan kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: Kininizden (kahrolup) ölün! Şüphesiz Allah kalplerin içindekini hakkıyla bilmektedir. Ali İmrân suresi 119.ayet
Böyle bir dönemde bu faciayı kim siyaset zemini elde etmek üzere bir basamak olarak kullanıyorsa kim içindeki kini nefreti çıkartmak için bir boşluk olarak kullanıyorsa aziz millet bunu çok iyi görüyor ve ona göre şekil alıyor. Netice yukarı da ki ayet gibi kininizden ölün demek geliyor bize de…aslında depremle birlikte yıkılan binalardan ziyade bunların ahlakları ve ahlaklarının enkazında lağım fareleri gibi debelenmeleridir. Vesselam….
Yorumlar
Kalan Karakter: