Her yaş grubunun yaşamının bir yerinde rastlıyoruz. Lise öğrencilerinin ‘hangi bölümü yazmalıyım? Mezun olunca iş bulabilecek miyim?’ soruları kafalarında dolanırken yetişkinlerin kafasında ise ‘İş değiştirmeli miyim? Hayatımı kurmaya nereden başlamalıyım? Kazandığım bu maaş ailemi geçindirmeye yeter mi? Evliliğim sürecek mi?’ soruları dolaşmakta. Ne yaparsak yapalım bu soruları bizler için birileri cevaplandırmayacaktır. Bu belirsizlikler içerisinde karar almak, adım atmak epeyce zor bir hal alıyor.
Bununla bağlantılı olan başka ilginç bir çalışmada sinir bilimci Michael Inzlicht şöyle bir deney yapıyor. Bilgisayar başında oturan denekler eğer sorulan sorulara doğru yanıt verirlerse ekranda bir ‘artı’ işareti görünüyor. Yanlış yanıt vermeleri durumunda da ekranda bir ‘eksi’ işareti çıkıyor. Bazen yanıtlardan sonra ekranda bir soru işareti beliriyor. Deneklerin beyin elektrik akımları ölçülüyor deney sırasında ve görülüyor ki, beklendiği gibi eksi işareti gerginlik ortaya çıkarırken, soru işareti de aynı şiddette bir gerginliğin ortaya çıkmasına neden oluyor. Inzlicht belirsizliğe karşı belli bir önyargımız olduğunu ve sandığımızdan daha olumsuz bir tepki gösterdiğimizi söylüyor.
Peki bu bilinmezden, belirsizlikten hoşlanmama durumu nereden kaynaklanıyor? Belirsizlikten kaçınma sebebimiz, gelecekte neler olacağını bilme ihtiyacımızdır. Bu ihtiyacı duymamızın nedeni, yaşamı önceden sezinleyip kontrol edebilmeyi istememizdir. Böylece hayat bizi hazırlıksız yakalayamaz. Ancak ne kadar kaçarsak kaçalım belirsizlikler elbette bizi bulacaktır.
İşte kaçamadığımız durumlarda belirsizliği yaşamak yerine, anı yaşamak ve adım adım hedef belirlemek, ayrıca durup düşünmek yerine hareket etmek ve hareket için seçenekler belirlemek son derece önemlidir. Seçenekler belirlendiği zaman kişide büyük bir rahatlama olur, henüz net bir çözüm olmasa da belirlenen seçeneklerin olması her şeye rağmen rahatlatıcıdır.
Huzurlu olun, mutlu kalın.
PSK. Ayşe Nur SÖNMEZ
anssonmez@gmail.com
Yorumlar
Kalan Karakter: