1931 yılında başlayan ekonomik buhrandan sonra 1933 yılında İngiltere’nin parası dünya
1944 Yılında ise bu günkü dünya düzeni ‘’Yalta Konferansı’’ ile başlatılıyor.BrettonWoods kasabasında bir araya gelen galip devletler dünya ticaretinin gelişmesi ve bu ticaret gerçekleşirken ülkelerin kendi para birimleri arasındaki çevrimin zor olacağı kanısına vardıktan itibaren “Altını dolara, diğer para birimlerini ise Dolara bağlıyor.” Böylelikle bir kâğıt parçası ile artık insanlar modern köleliğe adım atmış oluyor.
1970’lere kadar sıkıntısız işleyen bu sistem, ABD’nin doları fazla basmasına karşı diğer Avrupa ülkeleri, ABD’nin altın rezervinin olmadığını öne sürüyor ama ABD, dolar karşılığında 1913 ve 1933 tarihlerinden itibaren altın rezervine sahip olduğu için karşılamasını gideriyor ve ABD’nin altın rezervi tükeniyor. Buna karşılıkta 1970’lerden sonra doların altına bağımlılığı kaldırılıyor ve dolar tek başına hâkim güç olarak diğer para birimlerinin üstünde yer alıyor.
Bu sistemin sadece Avrupa’da kalmasını istemeyen kapitalistler, diğer ülkelerinde bu sisteme bağlanması için çaba sarf ediyor. Dünya teknoloji çağına geçtikçe ve harcamalar yükseldikçe borçlanma artıyor ve tabi savaş sonraları ekonomik bunalımlarda dolara bağımlılığı zorunlu kılıyor.
Bu bağımlılık, petrolünde tüm dünyada Dolar ile satılıp alınması zorunluluğunu beraberinde getiriyor ve tüm dünya dolar hegemonyasına giriyor. ABD’ye ise tek görev düşüyor, “Dolar basmak.”
Bugün paranızı bir başka ülkeye göndermek isteseniz veya uluslararası ticaret ile uğraşsanız dahi kapitalist sistem sizden vergi yoluyla bastığı dolarları tekrar topluyor. Yani alan da satan da yine kapitalistler oluyor. Doları bulamadığınız vakitte ise kapitalist sistem size bir de seçenek sunuyor ve Dünya Bankası, IMF gibi kuruluşlarını size açıyor sizde geri kalmayıp borçlanıyorsunuz. Kat ve kat faiz ile borç veren kuruluşlar bunu ödeyemediğinizde ise sizi kendine bağımlıkılıyor.
Bugün dünya ticaretinin %65/70’i dolar ile dönmektedir ve ABD’nin en büyük ihracat ürünü yine Dolardır.
Üretim ile beraber tüketim de arttıkça, ülkeler kendi para birimlerini dış ticarette kullanmadıkça veya yeni bir kur sistemi gelmedikçe dolara bağımlılık sürekli devam edecektir.
Sizlerle paylaştığım bu kısa bilgisel birer komplo teorisi gelebilir, farkındayım. Bu yüzden okuduğum veya izlediğim kaynakları sunmak yerine bu bilgiselin neredeyse aynısını daha detaylı bir şekilde“SETA/Kriter Dergisi’nde”(Ekim 2018 Sayı 28 Konu: Dolar ve BrettonWoods Sistemi. S.42/45) yayınlamıştı. Göz atmanızı tavsiye ederim
Batuhan ŞAHİN
Yorumlar
Kalan Karakter: