Kültür, arada bir konsere gitmek demek değildir.
Kültür, modanın ara sokaklarında köpek gezdirmek değildir.
Gönlü sağlam olmayan adamdan bilim adamı da çıkmaz.
OKTAY SİNANOĞLU
Yukarıda belirttiğimiz sözler ve yazının başlığı Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLUN’A aittir. Bu yazımda ise hocamızın “Gönüllerin fethedilmesi” kavramı üzerine yaptığı yorumlara elimden geldiği kadar değineceğim.
Hocamızın kitaplarında ve tartışma programlarında üzerine önemle eğildiği konu, ülkemizde sahte aydınların yetişmesi ve kendi kültürümüze sahip çıkmayıp bir de onu yanlış yorumlamamızdır.
Sömürgeciliğin en ileri boyutunun en son gönüllerin fethedilmesi olduğuna değinen hocamız, kendi kültürünü unutup taklitçilik ile çağdaşlaşacağını zanneden sahte aydınları her tartışma programında ayrı ayrı dile getirmiştir.
Hem Doğu Medeniyetini hem Batı Medeniyeti iyi bilmenin ayrıca kendi kültürünü de asla unutmamak gerektiğinin altını çizmiştir.
Etrafımdan örnek vermek gerekirse, bu yıl mezun olduğum ve bünyesinde en çok yabancı öğrenci bulunduran Karabük Üniversitesin ’de, Afrika Kıtasından gelen binlerce öğrenci var. Üniversitede kendi yöresel kıyafetlerini giymeleri kültürlerine sahip çıktığının fakat üniversitemize Güney Afrika’dan gelen yabancı öğrencilerin Fransızcayı ana dilleri gibi bilmesi, Kuzey Afrika’dan gelen öğrencilerin yine İngilizceyi ana dilleri gibi bilmesi ve milli maçlarda Fransa ve İngiltere hayranı olup dinledikleri müzik türlerinin yine Fransız ve İngiliz sanatçı oldukları gönüllerinin artık fethedildiğinin bir göstergesidir. Kendi dillerinden farklı bir yabancı dili çok ileri derece de iyi bilmelerinin kötü olduğuna değinmiyorum. Burada asıl dikkat edeceğimiz nokta Fransa ve İngiltere hayranlığı ile büyümeleridir. Konuşma fırsatı bulduğum birkaç yabancı öğrenciye; “ülkenize geri dönüp hizmet etmek istiyor musunuz?” diye sorduğumda “hayır, buradan Avrupa’ya gitmek istiyorum-uz” cevabını almıştım. Bu beni aşırı derecede üzmüştü. Sayın Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU’NUN değindiği noktada burası aslında. Gönüllerin fethedilmesi ve kendi kültür ve geleneğimize sahip çıkmamamız. (Bir zamanlarda bazı arkadaşlarım üstünde Amerikan bayraklı tişört ile geziyorlardı…)
Teknolojinin çok hızlı bir şekilde gelişmesi ve hayatımızın her alanını işgal etmesi de kültürlerarası etkileşimi oldukça etkiledi. Bugün Avrupa’da veya Asya’da ne olup bittiğini anında görebiliyoruz ve günlük yaşantımızı aşırı derece etkiliyor. Etkilenmemenin imkânsız olduğunu düşünürsek -ki öyle- burada önemli olan kendi benliğimize ve kültürümüze bağlı kalıp, ona göre hareket etmememiz gerekmektedir.
Yine yukarıda bahsettiğimiz bir cümleyi tekrarlayıp üzerine birkaç şey söyleyecek olursak;
“Bir milleti yaşatan kendi gelenekleri ve kültürüdür.” Cümlesi bugüne baktığımda bende çok derin yaralar açmaktadır. Kendi gelenek ve kültürümüzü unutup tamamen tekdüze bir yaşam tarzına doğru dünya eviriliyor. Bunun sebebini de küreselleşme olarak açıklayabiliriz. (Küreselleşme üzerine okuma yapmak için kitap tavsiyesi: Ahmet DAVUTOĞLU / Küresel Bunalım)
İleride Afrika Kıtası gibi Fransız, İngiliz veya Amerikan aşığı bir vatandaş olmamak için bugün dört elle kendi kültürümüze sarılmamız gerekiyor. Yüzyıllardır var olan kültürümüze yabancı kalıp unutmak, tarihten silindiğimiz anlamına gelmektedir.
Son olarak milletinin gelişmesi ve çağdaş seviyeye ulaşması için yıllarını veren ve asla kendi gelenek ve kültüründen şaşmayan, bildiğini daima milleti ile paylaşan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun sözü ile yazıma son vermek istiyorum:
"Benim tek bir partim, tek bir fırkam var o da Türk milletidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: