Değer Anlayışı
Yayınlanma :
20.09.2020 23:29
Güncelleme
: 20.09.2020 23:29
Üzerine düşünülmesi ve konuşulması gereken bir ifade sanırım. Bu cümleyi ilk okuduğum da aklıma gelen şey, bir il müdürünün, milletvekilinin veya işverenin yanına gittiğimiz de diğer insanlara nazaran daha seçerek konuşmamız ve cümlelere dikkat etmemiz onun makamından dolayı mı geliyor yoksa direkt insana verdiğimiz değerden mi geliyor? İlki biraz daha ağır basabiliyor. Herhangi bir insana karşı çokta seçerek konuşmuyor, makam sahiplerine karşı cümlelerimizi seçerek konuşuyorsak bazı şeyleri yeniden düşünmemiz gerekiyor. Eğer böyle bir ikilem içerisinde isek mutluluk, değer ve kavram anlayışımızda bazı problemler olabilir. Değer anlayışımız olarak bu ikilemden çıkarılacak sonuç, insanın kendisine, yaratıldığı için direkt olarak değer vermeyip, makamına değer veriyoruz diyebiliriz. Şahsa verilen değer makam gittikten sonra sabit ise değer anlayışımız da bir problem olmayabilir. Azalma var ise üzerine düşünmemiz gerekiyor.
İnsan nelere değer verirse yaşam da ona göre şekilleniyor. Makama yani insan üretimi bir olguya değer verildiğin de mutluluğun da ebedi olması zor gibi gözüküyor. Peki makam sahiplerine karşı cümlelerimizi seçerek/özenle konuşmayacak mıyız? Konuşacağız. Fakat makamından dolayı değil, başarılı olup o makama sahip olduğu için. Burada tekrar tartışılması gereken konu da sağladığı başarıda nasıl bir yol izlediği. Tekrar karşımıza değer/mutluluk/kavram anlayışı çıkıyor. Değer anlayışımız nelere bağlı, mutluluğu nasıl tanımlıyoruz ve hangi kavramlar yaşamımızı şekillendiriyor. Bu üç şey birbiri ile bağlantı aslında.
Peki biz makama eriştiğimiz vakit bir önceki gün ile bugün arasında bir fark olmalı mı? Değişmeli miyiz? Mesela daha mı otoriter olmalıyız? Bilmiyorum.
2 yıl kadar önce Karabük’te 15 TL aidat toplayarak çok güzel işler yapmıştık. Hatta bizim için dönüm noktası olan bir program da gerçekleştirmiştik. Tüm şehir 1 ay boyunca bizden bahsetmişti (programın önemini anlamak için bu cümleyi kurmam gerekiyor). Programın sonrasında arkadaşlarımla toplanıp şu sohbeti gerçekleştirdik: “Yarın eğer değişirsek ve insanlara karşı kibrimiz olur böbürlenirsek burada durmamızın bir anlamı yok. Herkes görevini bıraksın.” Mesela biz o programı neden yapmıştık, herkes bizi konuşsun diye mi? Amacımız, asıl niyetimiz neydi. İnsanın kendisine karşı dürüst olması da gerekiyor. Bir şeyi neden istiyorum ve istediğim zaman ne olacak. Sanırım biz bilinçlenmek, bilinçlendirmek ve arkadaşlarımızın bir şeyleri fark etmesini sağlamak istiyorduk. Ne kadar başarılı olduk bilemiyorum. Sürekli bahsetmiş olduğum amaç/araç ilişkisini bu zaman diliminde sorgulamıştık.
İnsanın kendisine, insan olduğu için değer vermemiz gerekiyor.
Nasıl bir insan olmalıyız? Nasıl bir insan olmalıyım? Bu soru çok karmaşık/kompleks.
Ne ile mutlu olduğumuz önemli. Değer verdiğimiz “şey” önemli.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: