Veya neden yine seçim vakitleri tüm partiler Türkiye’nin her kesimini kucaklayacağını söyler?
Sadece belli dönemlerde belli şeyleri yaptığımız bir olay döngüsü var…
Bu döngü yıllardır aynı seyrediyor ve hiç bozulmuyor.
Sadece seçim vakitleri pazarları gezen politikacılarımız var. Sadece seçim vakitleri halkın gerçek problemleri ile ilgilenen politikacılarımız var. Sadece seçim vakti güzel şeyler söyleyen politikacılarımız var.
Yazdıklarımı herhangi bir parti ile bağdaştırmaktan çok ülkemizin siyaset kültürünün ne derece doğru olduğu ile bağdaştırırsak daha doğru sonuçlara ulaşmamızın mümkün olacağını düşünüyorum. Bazı önemli gerçekleri yanlış anlıyoruz veya olması gerektiği gibi yapıyoruz. İçinde bulunduğumuz siyaset kültüründe oyunun kuralı böyle ve kurala göre oynadığımız vakit eğer başarıya gidiyorsak oyunun komple yanlış olduğunu görmemiz gerekiyor.
Her seçim dönemi tüm siyasi partilerin adaylarının ağızlarında belli başlı birkaç cümle dolaşıyor: “Vatandaşlarımızın problemlerini çözeceğiz ve onlardan kopmayacağız. Vatandaşlarımız bize istediği zaman ulaşabilecek. Bu bölünmüşlüğü düzeltecek olan varsa o biziz. Hepimiz bir ve kardeş olarak barış içinde yaşayacağız.”
Bu kurulan cümleler sadece seçim vakitleri dile geliyor ve bizde bu söylemlere göre oyumuzu kullanıyoruz ama seçim geçtikten sonra neler olup bittiğini pek analiz etmiyoruz. Zaten bu tarz söylemlerin uygulanması yıllar alır, tutup bir yazıda bunu çözümlememiz hem imkânsız hem de biraz saçma olur. Burada önemli olan nokta söylemlerin hala devam edip etmediğidir. Bakıyoruz ve görüyoruz ki hangi parti olursa olsun sadece seçim zamanı vatandaşlarımız ile iç içeler. Seçim dönemi geçtikten sonra bir kopukluk olduğunu hepimiz en içten hissediyoruz. Bunun en güzel kanıtı ise 21 Mayıs 2019’da yine bu haber sitesinde yazmış olduğum yazıda da değindiğim gibi; “Milletvekillerine istediğiniz zaman ulaşabiliyor musunuz? Sorusunun da %82 hayır” cevabını almıştık. Bunun sebeplerini çok iyi araştırmamız ve bu problemi çözmemiz gerekiyor. Halk dilinde “Siyaset yalan işidir, bırak şimdi siyaset yapmayı, siyasetçiler yalancı olur” cümlelerini çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Bu cümleler bir anda oluşan cümleler değildir. Çok uzun yıllar boyu toplumumuzda derin yaralar açılması sonucunda oluşmuştur. Oysa siyaset ile uğraşmak daima adaleti, iyiyi, güzeli ve doğruyu anlatmanın bir aracıdır. Yani siyaset bir araçtır, amaç değil. Siyaseti yanlış anlamamız ve yanlış olan oyunu sürekli oynamamız bu cümlelerin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Böylece vatandaşlarımız ile politikacılarımız arasında derin uçurumlar oluşmuştur. Tüm politikacılar mı böyle? Tabi ki hayır. 600 vekilimizin arasında gerçekten dertli olup sorun yaratma amacı ile değil, problem çözme odaklı çalışanlar illa ki var. Burada bazı düşünce kuruluşları gibi hedef göstermekte zaten bize yakışmaz.
Konuyu toparlayacak olursak ve ana fikri söyleyecek olursak eğer: Politikacılarımız ile vatandaşlarımız arasında seçim dönemleri dışında bir aralık mevcut. Vatandaşlarımız problemlerini anlatabilecek bir mercii bulamıyor. Bölgelerden seçilen milletvekillerimiz kendi bölgelerindeki vatandaşların problemlerini çözmesi gerekiyor. Her ev kendi önünü temizlediğinde mahallemiz tertemiz olur. Umarım yıllar sonra “Siyaset veya politika” kelimeleri halk dilinde güzel, doğru, dürüst, adalet kelimeleri ile anılır.
Yorumlar
Kalan Karakter: