Enerji başlığı birbirinden karmaşık pek çok alt başlığa bağlıdır. Elektrik üretiminden başlayarak ve dağıtımına kadar enerjinin kaynağı ve özellikle son yıllarda bir hayli konuşulan kaynakların çeşitlendirilmesi sorunsalına kadar birçok konu bu bağlamda ok ama çok önemi var. Bu nedenle de enerji dendiği zaman göründüğünden daha karmaşık daha derin bir konu ile karşılaşıyoruz.
Enerji konusunda da Türk-Rus ilişkileri çerçevesi çizmek ve bunu dünyadaki dış politika gelişmelerinin merkezine koymak doğru olur. Yaşadığımız çağda çok hızlı değişen bölgesel ve küresel dış siyaset ve konuları ile her an karşılaşmaktayız. Türkiye-Rusya ilişkileri, elbette geçmişi çok eskiye giden tarihi ilişkilerdir. Özellikle geçtiğimiz son otuz iki yılda, Türk-Rus ilişkileri birçok büyük sınavlar ile karşı karşıya kalmıştır ve bunları da izlediği başarılı siyaset ile başarmıştır. Türkiye ve Rusya arasındaki ikili siyasi ilişkiler ve ülkelerin komşu olmalarından dolayı, iki büyük ülke arasındaki ilişkilerin 1990’ların başında iş birlikçi olmaktan uzak ve birbirine farklı platformlarda başlamıştır.
Pek tabiî ki komşularımız: Balkanlar, Merkezi Asya, Kafkasya gibi coğrafi bölgelerde, Türkiye ve Rusya’nın pozisyonlarının birbirine zıt ya da birbiriyle çelişkili olduğu şeklinde bir görüş hâkim olmuştu. Kim bilir belki de pozisyonlarımızın 1990’ların başından itibaren en yakın olduğu yer aslında Karadenizdi.
Gerek ülkemiz gerekse Rusya Federasyonu 1990’ların başından itibaren Karadeniz’e üçüncü güçlerin girmesini istemiyordu. Bu durumu yaşadığımız günlerde enerji meseleleri başlığında daha iyi net görme imkânımız oldu. Konu üzerinde durulması önemle vurgulanmak istenen Türkiye-Rusya arasında enerji iş birliği tarihinin altın dönemidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: