Kan ve gözyaşı tüm cihanı kaplamış ilmin ve bilimin yerini cehalet almıştır...
Ancak insanlık için her şey bitmemiştir hala… Alemlere rahmet olarak gönderilen Allah'ın habibi son bir kez insanlığa umut olmuştur... Tekrar adalet tesis edilmiş Arabın Kürde Kürdün Türke Aceme velhasıl hiç kimsenin kimseye üstün olmadığı üstünlüğün ancak takva ile olduğunu hatırlatılmıştır…
En önemlisi ilmin insan için yitik bir azık olduğu dünyada nerede bulursa onu almasını emredilmiştir ki..
Allah ‘ın o güne kadar ümmi olan ve habibim buyurduğu Peygamberine ilk emri de OKU olmuştur… Ona okumayı yazmayı öğretmiştir…
Allah, oku emrini bizlere iletirken artık bilememenin mazeret olmayacağını bildiriyor ve arkasınca devam eden 6666 ayet ile hakkı hakikati, iyiliği, yetimi korumayı, fakire kol kanat germeyi ve hastayı yoklamayı emrediyordu... cehaletin kötülüğünden ilmin ehemmiyetine kadar her şey bi tamam bize gösteriliyordu…
Bizim insanlar olarak birbirimizi sevmemizin önemi ve gerekliliği anlatılıyordu....
İnsanlık tarihinde yine yıllar yılları kovaladı yıllar asırlar geçti bugünlere geldik...
Doğrulup etrafımıza baktığımızda… Para ve güç için kıtalar istila edilip Kızılderililer, Afrikalılar, Aborjinler gibi nesiller yok edilmiş, sürgün edilmiş, köle edilmiş... Son yüz yıl içerisinde iki dünya savaşı meydana gelmiş… Milyonlarca ölüm olmuş ki hala da sözüm ona dünya barışı adına binlerce insan her gün öldürülmeye devam ediliyor…
Zalimin haklı olduğu… parası olanın dünyaya hükümdar olduğu bir dünya!!! Dahası ilmin ve bilimin de zulme ve cehalete karşı kaybettiği bir dünya...
Siyah bir petrolün peşinde dünyayı siyaha boyayan karanlık vicdanların, değirmenin buğdayı öğütüp un ettiği gibi her türlü değeri öğüttüğü bir zaman…
Hâli hazırda yine yeniden dünyanın dört bir yanında kan gözyaşı ve feryadı figan...
Televizyonlarda birbirini tekzip eden yalanlayan hainlikle suçlayan siyasetçiler, bilim insanları hukukçular, yorumcular, dünya ile dalga geçen para ve petrole kendini satmış liderler...
Yani bin yılı aşkın bir süre sonra geldiğimiz nokta gene aynı… Tıpkı Hz. İbrahim sonrası gibi, Hz. Musa sonrası gibi, Hz. İsa sonrası gibi... İnsanlığa doğruluğu emreden her peygamber sonrası beklenen bir peygamber vardı.. Son peygamber Hz. Muhammet(SAV)… O da geldi son kez insanlığı uyardı bizlerin affı için geceler boyu dua etti, namaz kıldı, göz yaşı döktü… Ama insanlık gene bildiğini okumaya devam etti… ediyor…
Peki biz ne yapalım??? Oturup bundan sonra kıyameti mi bekleyelim… Yoksa insanlığa yakışan bir şey, imana yakışan bir şey , onura, bilim ve ilime yakışan bir şeyler mi yapalım...
Evet bu millete yakışan bize yakışan çok çalışarak insanlığa yeniden umut olmaktır… Vicdan bu toprakların hamurunda vardır... Vicdanı merhameti dünyaya yeniden yaymalıyız…
Yeni dünya da dijital dünyada yerimizi almalı ve mutlaka çağı yakalamalı ve gerisinde kalmamalıyız... Sanayi devrini kaçırdık… Bu fırsatı da kaçırır isek artık bu dünyada mağlubiyetimiz tescillenmiş olacaktır...
Zira sanayi devrimi sonrası üçüncü dünya ülkeleri ucuz iş gücü olarak değerli idi... Yaşamaları ve hizmet etmeleri gerekli idi…
-
Ancak dijital dünyada robotların dünyasında artık üçüncü dünya ülke insanları bir fazlalık olarak görülmektedir… Bu toplumlar tabiri caiz ise ekmek düşmanı olarak görülmektedir…
Sudan bahaneler ile savaşlar ve toplumsal hastalıklar ile bu toplumların yok edilmesi gerektiğini savunan psikopatlar türemektedir.
Zaman tüm acımasızlığı ile hızlanarak akmaya devam ediyor... Her geçen an bir mazlumun daha ahı semaya karışıyor...
Unutmayınız!!! Dünyada gayrimüslim bir kişi sadece kendi canından, Müslüman dünyadaki tüm olan bitenden sorumludur…
Bu sebepledir ki ülkenin vicdanı olan insanlar alimler, abitler, zabitler, muallimler, mühendisler, siyasetciler kısacası herkes amasız, fakatsız, şartsız ve şüphesiz, şucusuz, bucusuz bir araya gelip hep birlikte dünyaya iyiliğin, güzelliğin ve adaletin son kez mührünü vurmalıyız ki bize yakışan budur kurtuluşumuzda buradadır
Saygılarımla...
Yorumlar
Kalan Karakter: