Hayat, mutluysak ve bizim için her şey yolundaysa bitmesini istemeyeceğimiz bir servetken… Tam tersineacı çektiğimizde, hasta olduğumuzda, hasretlik çektiğimizde, gurbette, açlıkta, yoksullukta isebitmek bilmeyen, geçmek bilmeyen bir an evvel bitsin diye dua ettiğimiz veya sonlanması için bitmesi için yalvardığımız şeydir, zamandır…
Aslına bakarsak hayatevrende bir göz açıp kapamak kadar süren kısacık bir zamandır. Mücadele edeceksin, çalışacaksın yirmi yıl sonra meyvesini alacaksın deseler, çok uzun bir süre ben bekleyemem, sabredemem dersin… Ancak bir bakarsın ardına otuz yıl geçmiş aradan…ne zaman geçti bu kadar ömür dersin… işte böylesi garip bir şey hayat… Mücadele ve sabır zordur insana… geçmez zaman… Ağustos böceğine bir nefeslik an, o kadar zaman…
İnanç, inanmak kimine göre basit ve sadece bir kabullenmek iken… Kimine göreise varoluşsal soruların ardı ardına sorulduğu… Sorularla zihinlerin allak bullak olduğu… Sonunda felsefik ve acı çeken onlarca cümle ileinkara sürüklenmeye neden olan şey…
Başarı, başarıya ulaşmak, koridorlarında gözyaşı döküldüğü bir hastanedir kimi doktorlar için veya ustasından okkalı bir tokat yemektir bir çırak için, başarmak için çok örselenir insan,her köşede bir şeytanı bekler insanın vazgeç der hep kulağına çoğu zaman vazgeç… Başarmak bir bakıma kendine, kendisini ispat etmesidir insanın hatta imtihanıdır… Geceli gündüzlü çalışmanın, yorgunlukların, hayal kırıklıklarının, tekrar tekrar denemenin ve sabretmenin sonunda galiba birşeyler oldu bir şeyler yapabildim diyebilmektir
Doğru, doğruyu söylemek, doğruları yapmak, doğru kalmak çok zor bir sanat!!!Bırakın başkasına söylemeyi doğruları, gerçekleri kendine söyleyebilmesi bile çok zordur insana…
Gerçeklerin açığa çıkması kimsenin menfaatine olmaz!!!! Böyle bir cümle icat etmişiz..
Çok garip… Çok saçma… Gerçek ortaya çıkmayacak ise… Gerçek ortada yok ise… Ozaman herşey yalan… Demek değil midir???
Çok garip dünyamız var gerçekten… Yokluğun ve varlığın yerine ve zamanına göre iyiliği ve kötülüğü temsil edebildiği, gerçeklerin açığa çıkmasının iyi olmadığı, istenilmediği, barış diye diye savaşların yapıldığı yer dünyamız… Güzelliklerin illa bir bedelinin olduğu yer dünyamız
İşte insan tüm bu sıkıntılarından, çelişkilerinden,, sorgulamalardan, uğraşılardan, kendisiyle olan kavgalarından, gerçeklerden ve doğrudan kurtulmak için çok ilginç bir çözüm bulmuş…Vazgeçmek
Her şeyden vazgeçmek!!!O kadar hafifliyor ki insan… Ben yokum diyorsun ve iniyorsun sahneden…
Bugün okula gitmek zorunda değilsin, ödev yapmak zorunda değilsin…
Varoluşsal sancıların yok, yaşasın kozmoz…
Tehlikeli işler yapmıyorsun, risk almıyorsun,..
Adil olmak zorunda değilsin, rüşvet de alabilirsin, hatta çalabilirsin de… şaşalı bir yaşam sürer gidersin…
Nabza göre şerbet verirsin, toplumda sivri görünmezsin, doğrucu davutolmak zorunda değilsin…
Vazgeçiveriyorsun her türlü iddiandan,,, Acı çekmiyorsun, katlanmıyorsun, sabretmiyorsun,sevdiklerini unutuveriyorsun, bırakıyorsun kendini boşluğa… Uçuyorsun…
Şeker hastası olsanda o baklavayı yiyip boş bırakıyorsun tabağı tezgaha… Çok mutlu ve hafif hissediyorsun kendini…
Ne güzel işte..Yorulmak yok, uykusuz geceler yok, yasaklar yok, kovulmak yok, tehlike yok, ayrılık yok, acı çekmek yok, aç yatmak yok…
Sorunu sorun olmaktan çıkarırsanız sorun ortadan kalkar… Mutlu olursun bu kadar basit!
Ama…Nereye kadar??? Ne zamana kadar???
Herşey kaotik bir hal alana kadar … Ve herşey için çok geç olana kadar…
Üç kuruşluk şey için el açıp horlandığında…
Gecenin ıssızlığında kendinle yüzleştiğinde…
Başını sert mermere olanca hızıyla vurduğunda…
Koca bir ömür yitip gittiğinde
Son nefesini verdiğinde…
Düşman kapıya geldiğinde… Her şeyiyle sana hükmettiğinde…
İşte o zaman anlar insan
Vazgeçilecek bir şey var ise… O da vazgeçmekten, vazgeçmenin gerektiğini…
Saygılarımla…
Yorumlar
Kalan Karakter: