Bazı insanlarda D vitamini eksikliğine dair belirtiler hiç görülmezken , bazı insanlarda da şiddetli görülür. En sık rastlanan belirtiler; genel vücut ağrısı, halsizlik, yorgunluk, kemik ağrısı, özellikle parmak ve eklemlerde ağrı, saç dökülmesi, baş ağrısı, uyku bozuklukları, depresyon belirtileri, değişken ruh hali, kilo vermekte zorlanma, aşırı terleme veya sürekli üşüme şeklinde vücut ısı dengesinde görülen bozukluklardır. Okurken pek çok kişinin bu belirtilerden en az üçü bende var dediğini duyar gibiyim. O zaman vakit kaybetmeden herhangi bir sağlık kuruluşuna giderek bir kan tahlili ile D vitamini seviyenizi öğrenebilirsiniz. Tabi ki bu rahatsızlıklar mutlaka D vitamini eksikliğinden kaynaklanıyor demiyorum. Ama önemli sebeplerden biri olabilir.
Peki normal seviyesi nedir? Son zamanlarda özellikle fonksiyonel tıp ile ilgilenen hekimler ve diyetisyenler D vitamini seviyesini biraz daha yüksek tutmanın hastalıkların tedavisi ve vücudun ihtiyacı açısından önemli olduğu konusunda hemfikir.
Buna göre D Vitamini seviyeleri;
Eksik <20 ng/ml
Yetersiz 21-29 ng/ml
Düşük normal 30-40 ng/ml
Normal 41-80 ng/ml
Yüksek normal 81-100 ng/ml
Fazla >100 ng/ml
Eğer D vitamini seviyeniz düşük çıktıysa hekiminizin tavsiyesine göre bir takviye almanızda fayda var. Enjeksiyonluk, damla, sprey, tablet şeklinde takviyelerden size uygun olan dozu hekiminiz size önerecektir. D vitamini seviyemizi bir kez yükselttik yetiyor mu? Maalesef yetmiyor. D vitaminini yarı ömrü 2-3 haftadır ve uygun dozda takviye kullanılmazsa tekrar düşebilir. Ben çok düşük olduğu durumlarda enjeksiyonluk formu ile bir başlangıç yapılabileceğini ama devamında günlük takviye şeklinde damla veya sprey olarak devam edilmesini daha mantılklı buluyorum. D vitamini yağda çözünen bir vitamindir. Bu sebeple yağlı bir öğünle birlikte tüketilmesi durumunda aç olarak tüketilmesine göre emilim %32 oranında artmaktadır.
Günlük D vitamini ihtiyacı;
0-1 yaş arası bebekler : 400 IU
1-70 yaş arası insanlar: 600 IU
70 yaş üstü insanlar : 800 IU
Hamile ve emzirenler : 600 IU
D vitamini kullanırken iki önemli maddenin alımı oldukça önemli. Bu sebeple K2 vitamini ve magnezyuma değinmeden geçemeyeceğim. Günlük olarak alınan 100-200 mcg K2 vitamini, D vitamini sayesinde emilen kalsiyumun dokularda işlev kazanmasını sağlar. Diğer taraftan günlük 100-200 mcg magnezyum alımı ise D vitaminini aktif hale dönmesini sağlar. Şu anda eczanelerde tek başına veya kombine preparat şeklinde bu takviyelere ulaşmanız mümkün.
Hep takviye takviye diyoruz. Doğal yollarla nasıl dengede tutarız D vitaminini? Öncelikle Güneş ışınlarının yeryüzüne dik olarak geldiği 11-15 saatleri arası özellikle kolların iç kısımlarını arada cam veya güneş koruyucu gibi bir engel olmadan 15-20 dakika kadar güneşle temas yeterli. (Bu süreyi uzatmak D vitamini sentezini artırmayacağı gibi diğer taraftan güneşin zararlı ışınlarına karşı maruziyeti artırır.) Bu şekilde D vitamini sentezinin %95’ini karşılayabiliriz. Ancak gün boyu kapalı ortamlarda çalışmak, vücudu tamamen örten giysiler, güneş koruyucu kullanımı, kış ayları, koyu renk cilde sahip olmak bunu her zaman yapmamıza engel teşkil ediyor. Gelelim %5’lik kısmı besinlerle nasıl alabiliriz? Yağlı balık, süt ve süt ürünleri, portakal suyu, yumurta sarısı, tahıllar, maydanoz, sığır karaciğeri doğal olarak D vitaminince zengin besinlerdir.
Eksikliği durumunda yetişkinlerde osteomalazi, osteoporoz gibi kemik hastalıkları görülürken, obezite ve alzheimera zemin hazırlarken, çocuklarda raşitizm ve büyüme geriliği görülebilir. Ayrıca bağışıklık sistemi içinde çok önemlidir. Enfeksiyonlara yakalanma riski bu sayede azalabilir. Aylardır mücadele ettiğimiz covid 19 vakalarında D vitamini seviyesi yüksek kişilerin hastalığı daha kolay atlattıkları ve iyileşme hızlarının daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Tabi ki tek başına belirleyici bir kriter değil ama etkinliği yadsınamaz. Ancak vitaminde olsa fazlası zararlıdır. O nedenle abartılı takviyeler kullanıp toksik doza ulaşmamak çok önemli. Yüksek D vitamini seviyesi organlarda ve yumuşak dokularda kalsiyum birikimine yol açar. Doku ve eklemlerde kireçlenme, böbrek hasarı, böbrek taşı oluşumu, hipertansiyona sebep olabilir.
Doğru beslenme, doğru dozda takviye kullanımı sayesinde güzel sonuçlar almamız mümkün. Bu konuda hekimler, eczacılar, diyetisyenler size her türlü desteği ve doğru bilgiyi verecektir. Lütfen sağlığı bu işin sadece ticaretiyle ilgilenen ,eğitimsiz ve popüler insanların sosyal medya hesaplarında aramayın.
Sağlıklı günler diliyorum.
Sorularınız için; instagram sayfamız olan @eczacisohbetleri veya 05523206284 (akılda kalması için 0552320MAVİ) nolu telefondan yada mavieczanekayseri@gmail adresinden ulaşabilirsiniz
Yorumlar
Kalan Karakter: