Futbol sahası, bazen sadece topun çizgiyi geçip geçmediği bir yer değildir. Bazen bir şehrin onuru, gençlerin alın teri, bir yönetimin inancı, bir halkın duaları da o çimlerin üstünde koşar. Kayseri’nin sarı-kırmızı sevdası, bu hafta Süper Lig’e sadece bir puan değil, bir destan daha yazdı.
Kayserispor bu sezon öyle bir sınav veriyor ki, en ağır soruları bile elindeki kırık kalemle çözmeye çalışan bir öğrenci gibi. Transfer yasağı, maddi sıkıntılar, dar kadro, cezalı oyuncular... Hani tabiri caizse elde ne varsa “kuru ekmekle menemen yapmaya çalışıyor” bu takım. Ama öyle bir menemen ki, Şampiyonlar Ligi mutfağında yapılmış gibi lezzetli!
Geçen hafta 10 kişiyle savaşıp 3 puanı cebe koyan bu takım, “vazgeçmek” kelimesinin sözlükte karşısına kendi armasıyla bir görsel bırakmış olabilir. Yetmedi... Bu hafta Fenerbahçe gibi dev bütçeli ve şampiyonluk mücadelesi veren bir rakibin karşısına, adeta “Burası Kayseri, buradan çıkış kolay değil” diyerek çıktı. Maçın sonucu? 3-3. Evet, yanlış okumadınız. Kadrosu eksik, morali yorgun, cebi boş ama yüreği dolu bu takım, İstanbul’un en yüksek sesli statlarından birinde, şampiyonluk kovalayan bir devden 1 puanı aldı. Hem de öyle “denk geldi” falan değil, alın teriyle ve son dakikada atılan bir golle!
Bu işin içinde biraz gençlik ateşi var, biraz inat, biraz da “Kayseri inadıdır bu, susmaz, susamaz” ruhu... Çünkü Kayserispor sadece bir futbol kulübü değil; bu şehrin emeği, ekmeği, duaları, sabrı ve umududur.
Ve tabii bir de teknik direktör farkı...
Sergej Jakirovic. Bu ismi bir kenara not edin. Geldiğinden bu yana takımın çehresi değişti. Ligde 11 maçta 6 galibiyet, 3 beraberlik, sadece 2 yenilgi. Attığı 19 gole karşılık kalesinde sadece 10 gol gördü. Toplamda 21 puan kazandırdı bu şehre. Sadece istatistik değil, saha içi organizasyon, mücadele disiplini ve özellikle genç oyuncuların gelişimi konusunda da net bir imza attı. Transfer yasağı mı? Rakip farkı mı? Dönüp bakmıyor bile. Oyununa bakıyor, takımına inanıyor, tribünü ayağa kaldırıyor.
Yeni yönetimi ve Başkan Nurettin Açıkalın'ı da unutmamak lazım. Kriz ortamında bile kaos değil, uyum üretmeye çalışıyorlar. Sessiz sedasız ama istikrarlı bir şekilde takımı ayakta tutmaya devam ediyorlar. Yönetimle teknik ekip arasındaki bu uyum, Kayserispor’un saha içindeki direncine aynen yansımış.
Bu takımın başında belki milyon euroluk yıldızlar yok. Ama milyon dolarlık yürekler var. Ve bu yürekler sayesinde, bu sezonun sonunda ligde kalmak sadece bir başarı olmayacak, bir efsane olacak.
Belki kupamız yok, ama karakterimiz var.
Belki yıldızımız yok, ama yıldız gibi parlayan çocuklarımız var.
Ve en önemlisi: İnancımız var!
Bu takım Kayseri’nin aynasıdır. Ne kadar zor şartlar olursa olsun, mücadeleyi bırakmayan insanların şehri... Ve bu şehir, bu takımıyla gurur duymalı.
Şimdi omuz omuza, bir galibiyetlik mesafe kalmışken, bu güzel hikâyeyi mutlu sonla bitirelim. Çünkü bu takım bunu sonuna kadar hak ediyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: