Şehir içi ve şehirlerarası yollarda meydana gelen trafik kazaları çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına neden oluyor.
Trafik kazaları can kayıpları, yaralanma, engelli kalma ve yaşam kalitesinin bozulması gibi sonuçlar doğuruyor, tedavi, rehabilitasyon, protez, cihaz kullanımı gibi bireysel ve kamusal giderlerle de çok büyük sorunlar oluşturuyor.
Araç hasarlarını, çevrede oluşan zarar ve ziyanları da ekleyince finansal yönden karşımıza ağır bir kayıp tablosu çıkıyor. Trafik kazaları sadece sağlığın etkilenmesiyle sınırlı kalmıyor, sosyo-ekonomik derin sorunlar meydana getiriyor.
İşçi ve öğrenci servisleri, otomobiller, kamyonlar, traktörler, motosiklet, bisiklet ve elektrikli scooter kazalarına dikkat çekilmesi gerekiyor.
Covid-19 pandemisiyle birlikte internet satışları ve e-ticaretin gelişmesi ‘motosikletli kuryeler’ gibi bir mesleğin de doğmasına yol açtı. Bunlar da trafikte zaman zaman sorunlar oluşturuyor.
Yine düne kadar trafik kazası istatistiklerinde yeri olmayan scooter’lar da varlığını hissettiriyor. Ölümlü, yaralanmalı motosiklet ve scooter kaza haberlerini daha sık duyuyoruz.
Kaza ve ölüm istatistiklerinde maalesef Avrupa birincisiyiz. Yılda 200 bine yakın trafik kazası oluyor. Her yıl 7 bin civarında insan yitiren Türkiye’nin, 10 binlerce yurttaşı da yaralanıp, sakatlanıyor.
Trafik kazaları ve sonuçlarını sıradan işler diye değerlendiremeyiz. ‘Mış gibi’ yapmadan, soruna odaklanmalı, etkin sonuçlar alınmalı.
- İlkokuldan başlayarak eğitimde ‘trafik farkındalığı’ oluşturmalı.
- Yayalara ve sürücülere ‘trafik davranışları’ bilinci verilmeli.
- Toplumun ‘trafik kültürü’ seviyesi yükseltilmeli.
- Karayolları, kavşaklar, köprüler, tüneller, otoparklar, kaldırımlar, demiryolları, yaya ve hemzemin geçitleri ‘ilmi ve fenni yönden’ kusursuz bir hale getirmeli.
- İşaret, ışık, yön ve bilgi tabelaları ‘akılcı’ gözden geçirilmeli.
Biliyoruz ki, trafik kazalarına neden olan unsurların başında sürücü kusurları geliyor. Aşırı hız, alkol ve cep telefonu kullanımı, yorgunluk, uykusuzluk, kronik hastalıklar ve çeşitli sağlık sorunlarından bahsediyoruz.
Yayalara, hayvanlara ve araçlara çarpıp kaçan sürücü haberlerine şahit oluyor, yol kenarlarında ezilmiş bir şekilde bırakılan insanlar içimizi parçalıyor. Bugünlerde, böylesine kahredici haberlerde bir artış var. Kediye, köpeğe çarpıp kaçma haberlerine alışmıştık. Yaralı insanlar için ambulans çağrılmaması, polise haber verilmemesi ve yol ortasında yaralı şekilde bırakılıp kaçılması olaylarını daha sık duymaya başladık.
Bize bir haller oldu! İnsani değerlerimizi ve insan olma erdemimizi maalesef hızla kaybediyoruz...
****
VE FİLİSTİN
Adına “İsrail” denen kanlı hançeri bölgenin göbeğine saplayan İngiltere ve ABD’dir. Hançerin sapı önce İngilizlerin elindeydi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hançerin sapı Amerika’nın eline geçti. İngiltere’ye de “kuyrukçu” rolü düştü. ABD ve kuyrukçuları sözde “iki devletli çözüm”ü taahhüt ettiler ise de, bu bir kandırmacaydı. Gerçekte olanlarsa, işgal altındaki toprakların istikrarlı biçimde, yavaş yavaş ilhâk edilmesiydi. ABD ve kuyrukçuları için sorun, Netanyahu ve ortaklarının, göze batacak denli, yasa dışı yerleşimlere hız kazandırmalarından ibarettir.
İsrail’in dört yandan abluka altındaki Gazze’de yaşamaya mahkûm edilen bir halkı topluca cezalandırması karşısında Batı dünyası kılını kıpırdatmıyor. On yıllardır İsrail’in Batı Şeria’daki zora dayalı yerleşimleri inşa etmesine göz yumdular.
ABD marifetiyle sözde kurallara dayalı uluslararası düzen meşruiyetini yitiriyor. Ahlâkî temelden yoksun bir düzenin güçlülerden başka kime ne faydası olur? Okyanuslarla çevrili Kuzey Amerika’da güvenli şekilde yaşayan Amerikalılara, İsrail’i desteklemenin çıkarlarına olduğu söylendi hep. Bu söylem, ABD’nin Irak’ı ve Afganistan’ı tarumar ettiklerinde de geçerliydi. ABD Suriye’de bir “terör koridoru” inşa ederken de bu söylem tekrar ediliyor.
İsrail Ordusu Gazze’de katliamlarını meşrulaştırmak için ‘insansı hayvanlar’a karşı savaş verdiğini söylüyor. ‘Uygar Batı’, İsrail’deki siyasi rakipleri tarafından bile “ırkçı-faşist” olarak nitelenen Netanyahu’nun arkasında diziliyor. Netanyahu’nun “Gazze” adındaki hapishanede ‘insansı hayvanlar’ı imha etmesini kolaylaştırmak için ABD ve İngiltere Doğu Akdeniz’e en büyük savaş gemilerini gönderiyor. Batı’nın “uygar” maskesi dökülüyor. Arkasındaki yüzü biz zaten tanıyoruz. Mehmet Akif’in kaleme aldığı “İstiklal Marşı”nda yurdumuzu işgal eden Batılı güçleri, “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” diye tarif etmemiş miydi?
Yorumlar
Kalan Karakter: