ÖLÜMLE SATRANÇ
İsveçli film yönetmeni Ingmar Bergman’ın 1957 yapımı siyah beyaz filmi Yedinci Mühür (Det Sjunde Inseglet), henüz Haçlı Seferinden dönen ve memleketini Veba salgınından kırılmış halde bulan bir şövalyenin hikâyesidir. Şövalye gri bulutlarla kaplı gökyüzünün altında, gri dalgaların kıyıya vurduğu sahilde dinlenmekteyken Ölüm kireç beyazı yüzünü gösterir. Şövalye, ona hayatına karşılık satranç oynamayı teklif eder. Ve böylece Ölüm siyah, kahramanımız beyaz taşları seçerek oyuna başlarlar. Bu sahne sinema tarihinin en unutulmazları arasındaki yerini almıştır.
Yönetmen bize şövalyenin yolculuğu boyunca şeytanla işbirliği yaptığı gerekçesiyle veba salgınından sorumlu tutulan genç bir kızın yakılışını ve bu salgını Tanrı’nın bir cezası olarak görüp kendilerini kırbaçlayan mazoşist bir topluluğu resmeder. Şövalye tüm bunları görüp defalarca Tanrı’nın varlığını sorgular fakat bir yanıt bulamaz.
Yolculuğun ilerleyen bölümünde ise tüm bu kasvetin içinde yüzleri gülen ve hayata bağlı üç karakter görürüz: Gezgin oyuncular Jof, Mia ve bebekleri Mikael. Kahramanımız aradığı huzuru -ve belki de cevabı- yalnızca onların yanında bulur. Şövalye ve Ölüm satranç oyununa yolculuğun birçok yerinde geri döner. Acaba bu, kahramanımızın kazanabileceği bir oyun mudur?
NEFES YERİNE
Şimdi sizlere 17 Nisan’da sanatseverlerin beğenisine sunulan taptaze bir şarkıdan bahsedeceğim. Şarkının bestesi, ülkemizde de çok geniş bir hayran kitlesine sahip İsrailli sanatçı Mark Eliyahu’ya ait. Yalın fakat kalbe işleyen sözlerin yazarı ise Fuat Güner. Bu şarkı bizlere unuttuğumuz bazı erdemleri hatırlatıyor. Eliyahu bu şarkı için ‘Bestelediğim anda Fuat’ın sözleri okuduğunu hissettim ve ona ulaştım,’ diyor ve ekliyor ‘Bu şarkı bağ kurmak, sevmek ve uyanmakla ilgili. Kalbimizin derinliklerinden geldi ve umarız sizin de kalbinizin derinliklerine ulaşır.’
FEYRUZ
‘Köşe başında çok insan beklerdi/Yağmur yağardı, şemsiyelerini açarlardı/Oysa hava apaçıkken bile beni bekleyen yok’ diye sesleniyor Feyruz’un bu acıklı şarkısı 70’lerden beri bizlere. Lübnanlı sanatçının onlarca ölümsüz eserinden yalnızca biri bugün size bahsettiğim Adesh Kan Fi Nas (Orada Ne Kadar İnsan Vardı). Asıl ismi Nouhad Haddad olan Feyruz, Mardin Süryanisi bir baba ve Lübnanlı bir annenin çocuğuydu. Henüz okul müsamerelerinde şarkı söylerken Lübnan konservatuarından bir öğretmen onu keşfeder. Önceleri babası, kızının konservatuara gitmesine izin vermezse de kardeşinin de onunla birlikte gitmesi koşuluyla bu eğitimi kabul eder. Daha sonra yapımcıları ona sahne adı olarak Türkçesi ‘turkuaz’ anlamına gelen Feyruz ismini verirler. Kısa sürede Batı ve Arap müziğini birleştiren tarzıyla dünya çapında üne kavuşur. Londra’da, Paris’te konserler verir. Bu sıralar Lübnan İç Savaşı patlak verir. 15 sene süren savaş boyunca ülkesini hiç terk etmez. Savaşın iki tarafı da ona hep saygı duymuştur. Hatta öyle söylenir ki, bir Feyruz şarkısı çaldığında Beyrut sokaklarındaki çatışmalar durur, silah sesleri kesilirmiş. 70’lerdeki ‘Sana Neler Edeceğim’, ‘Tanrı Misafiri’ gibi çok bilinen bazı Türkçe şarkılar da aslında Feyruz’un şarkılarının adaptasyonlarıdır.
Feyruz bugün 84 yaşında ve artık üretmiyor olsa da onun zamana meydan okuyan şarkılarını tekrar tekrar dinlemek hiç can sıkıcı değil. Eminim siz de dinleyince bana katılacaksınız.
Tekrar görüşmek üzere, iyi seyirler ve dinlemeler.
Nefes Yerine – Mark Eliyahu & Fuat Güner
Adesh Kan Fi Nas – Feyruz
Yorumlar
Kalan Karakter: