Hiç şüphesiz gecenin en büyük sürprizine Gisaengchung yani Parazit imza attı. Güney Kore yapımı film, En İyi Film ve En İyi Yönetmen kategorileri de dâhil olmak üzere toplamda 4 dalda Oscar heykelciğine uzandı. Üstelik yarıştığı kategorilerdeki iddialı filmleri geride bırakarak. Parazit’in 11 milyon $’lık bütçesinin, yılın en çok konuşulan yapımlarından 1917’nin dokuzda biri, Netflix yapımı The Irishman’in ise on dörtte biri olduğunu söylersek sanırım yarattığı başarının ölçeği hakkında bir fikir vermiş olabiliriz.
Peki, Parazit’i sinemaseverlere ve Akademi jürisine bu denli sevdiren şey neydi?
Her şeyden önce film, irdelediği sınıf ayrımı gibi çokça anlatılmış, klasikleşmiş bir konuyu ajite etmeden, özgün bir dille işlemeyi başarıyor. Başkent Seul’un bodrum katlarına sıkışmış bir ailenin yaşamını ve hayatta kalma mücadelesini bazen kara mizah bazen de dram öğeleriyle beyaz perdeye aktarıyor. Hikâye Uzak Doğu’nun bir köşesinde geçiyor olsa da dünyanın her yerindeki izleyiciler kendi yaşamlarına dair bir parça bulup, kahramanlarla aynı keder ve mutluluğu duyumsuyor.
Ne de olsa üç Oscar Ödüllü Amerikalı yönetmen Frank Capra’nın dediği gibi, ‘Evrensel üç dil vardır: Matematik, müzik ve sinema.’ Bu filmde yönetmen Bong Joon Ho sinemanın evrensel dilini konuşmayı başarmış.
Film, başından sonuna kadar ince detaylarla örülü. Özellikle ikinci yarıdan itibaren gerilim dozunun yükselmesine rağmen yönetmen, yer yer izleyiciyi gülümsetmeyi başarıyor. Ve nihayetinde perde seyirciyi tatmin eden bir sonla kapanırken Parazit, etkisini üzerinizden uzun süre atamayacağınız filmler arasındaki yerini alıyor.
Son olarak Parazit’i henüz izlemeyenler üzüntüye kapılmamalı. Çünkü bu sıra dışı film Kayseripark Cinemaximum’da, önümüzdeki hafta boyunca Kayserili sinemaseverlerle buluşmaya devam edecek.
Yorumlar
Kalan Karakter: