Takvimler 2 Ağustos 1922’yi gösterdiğinde Kuzey Amerika’daki tüm telefonlar 1 dakikalığına sessizliğe gömüldü. Çünkü mucitleri Alexander Graham Bell o sabah hayatını kaybetmişti.
Bell, İskoçya’nın Edinburg kentinde dünyaya gözlerini açtığında, 75 senelik ömrüne sayısız bilimsel çalışma ve dünyayı değiştiren buluş sığdırmayı başaracağından kimsenin haberi yoktu. Şüphesiz tüm bu çalışmalarından en çok bilineni telefonun icadıydı.
Aslında Bell, işitme engellilerin duyma sorunlarına çözüm üretmeye hayatını adamıştı. Zira annesi Eliza’nın duyma yetisi 12 yaşından itibaren körelmeye başlamıştı. Bell, annesiyle konuşacağı zaman, sesi yükseltmek için kullandığı uzunca bir kona konuşurdu. Fakat annesinin alnına yaklaşıp belli bir frekansta konuştuğunda da annesinin onu duyabilildiğini farketti. Bunun üzerine Bell, sesin aslında bir titreşim vasıtasıyla yayılabileceğini ve bu titreşimin elektrik vasıtasıyla bir tel üzerinden iletilebileceğini düşünmeye başladı.
Bell, o yıllarda abisi ve kardeşi tüberküloza yenik düşünce, daha ılıman bir iklimde yaşamak için ilk olarak Kanada’ya gitti. Sonrasında Amerika’da yetenekli bir elektrikçi olan Thomas Watson’la birlikte, konuşma seslerini iletmenin bir yolunu bulmak için çalışmaya başladı.
10 Mart 1867’de, Bell, kapısı kapalı bir başka odada bulunan olan arkadaşı Watson’a telefon adını verdikleri alet üzerinden seslendi: ‘Bay Watson, buraya gelin, sizi görmek istiyorum.’
Az sonra Watson, Bell’in yanına gelmişti ve bu konuşma ilk telefon görüşmesi olarak tarihe geçti.
O günden sonra telefon tum dünyada yayıldı. Uzak mesafeler arası iletişimaerık telgraftan daha hızlı ve kolaydı.
1881 yılında ise Osmanlı’da ilk telefon hattı çekildi. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde PTT ve İsveçli şirket Ericson işbirliğiyle Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir ve daha birçok kentte telefon şebeke ağları kuruldu. 1932’de hatların Belgrad, Sofya ve Bükreş ile birleşmesiyle telefon uluslararası kullanıma açıldı.
1986’ya gelindiğinde Türkiye‘nin dört bir yanı telefon ağlarıyla örülmüştü. Günümüzdeyse telefonlar küçüldü, daha da işlevselleşti ve hayatımızın bir vazgeçilmezi halini aldı.
İşte bugün kullandığımız teknolojiler, denemekten vazgeçmeyen bir aklın ve sebat eden bir iradenin tohumundan vücuda gelmiş bir ağacın dalları. Graham Bell’den geriye, onun tarafından kurulan ve işitme engelliler için çalışan bir vakıf, kendi adından esinlenerek üretilmiş ve sesin şiddetini ölçmeye yarayan desibel birimi ve ilham verici bir hikaye kaldı.
Yorumlar
Kalan Karakter: