Geceleri okuldan geç çıktığımız saatler genellikle laboratuvar pratiklerinde olurdu. Bir laboratuvar yönergesi verilirdi elimize teksir kağıdına basılmış. Masalarımızda malzeme ve gereçler. O föyde yazan sıra ile laboratuvar deneyi aşama aşama yapılırdı. En alt kısımda ise birkaç soru. Cevaplar ve kâğıdı teslim eder çıkardınız. Daracıktı laboratuvar, sayımız çok fazlaydı. Bankoya yanaşınca omuz omuza çalışılırdı kalabalıktan. Sağdan sola dönmek gerekirse ya bir adım geri çıkarak yapardınız bunu ya da yanınızdaki arkadaşınızdan izin isterdiniz. Bu koşullarda bile asla laboratuvarda yapılan pratiklerden vazgeçilmezdi. Yıllar sonra anlıyorum ki aslında bir insanı bilimle buluşturan onun merek etmesini sağlayan tek şey aslında deneymiş. Denemekten asla vazgeçmemek lazım hayatı anlamak için.
O akşam bizden önceki ekip geç bitirdi laboratuvarı. Hızlıca temizledik masaları deneye başladık. Yunus hoca aceleci adımlar ile laboratuvarı dolaştı. Hepimizi içeri aldılar. Asistanı suratındaki hüzün ile dolaşmaya başladı. Öğrenci aklı işte bir önceki gruptan deneyin föyü bir tane fazla alınmıştı. Laboratuvar hazırlanırken herkes okudu sorular cevaplar tartışıldı kısaca. Herkes deneye başlamadan föyü doldurmaya başladı. Yunus hocanı asistanı her laboratuvar pratiğinde olan ve alışılmış bu durumu görmezden gelirdi. Yine görmezden geldi. Tam deneye başlamıştık ki asistan içeri döndü “Arkadaşlar Yunus Hoca föyleri kontrol ediyor” dedi. Ortalık karıştı. Herkes acele ile yazılanları silip deney aşamalarının ve cevapları önceden yazdığı föyleri temizlemeye başladı.
Sağ tarafımdaki bayan arkadaşım heyecanlı bir kızdı. Duyar duymaz ciddi panik yaptı. Silgisi yoktu. Hiç dönmeden yananındaki arkadaşını koluyla dürttü. “Yunus manyağı kontrol edecekmiş versene silgini” dedi. Kafamı çevirdim. Dürttüğü kişi Yunus Hocaydı. Eliyle susun diye işaret etti hoca silgiyi arkadaşımıza verdi. “He valla manyak” dedi. Arkadaşımız silgiyi almak için döndü, Yunus Hocayı gördü ağlamaya başladı. Hepimiziitekleyerek laboratuvardan çıktı. Çıkarken “özür dilerim” diyor ve ağlıyordu. Yunus Hoca gülümsedi “manyaklara tahammül etmeyi ve onları hoca olarak kabul etmeyi öğrenmek zorundasınız arkadaşlar. Bu laboratuvarların amacı sizi hekim yapmak, ama siz bilirsiniz” dedi.
O gün bizim için yeni bir başlangıç oldu. Ne olursa olsun hep laboratuvar pratiklerini usulüne uygun yaptık. Yapamadıklarımız ve başarısızlıklarımız için çok acılar çektik, sınıfta kaldık ama öğrenirken pratikte hile yapmadık çalmadık çırpmadık. Bu genellemeyi yaparken bugün bile çok düşünüyorum. İçimizde farklı sebepler ile hile yapanlar oldu mutlaka. Birkaç arkadaşımıza öğrencilik boyunca yardım edildi, soru verildi, özel olarak çalıştırıldılar. Onlara bu kötülüğü yapanlar birkaç sene önce ülkemizi kana bulamaya çalışan o darbe girişiminde ortaya çıktı ne yazık ki. Ama genel olarak memleketlerinde büyük hayaller ile gelen bizler, temiz kalmaya adil olmaya özen gösterdik. Bir hekimi hekim yapan şeyin önce insanı sevmek ve adalet olduğunu öğrendim ben. Milletini seveceksin, insanı seveceksin, işini seveceksin.
Yokluklarımız çoktu. Hayallerimiz yokluklarımızı doldurdu hep. İyi hekim olabilmek için geçen seneler adaletten sapsa da ara ara öğretenler; son tahlilde adaleti, insanı sevmeyi ve ahlakı öğrettiler.
Koray TOPÇU
Yorumlar
Kalan Karakter: