Alt katımızda kapıcı dairesi onun hemen karşısında aslında sığınak olarak yapılmış sonradan eve dönüştürülmüş bir daire vardı. Ziya üç arkadaşı ile bu evde kalırdı. Daireden içeri girildiğinde burnu sızlatan bir rutubet kokusu vardı. İki odası olan tavanlarından atık su borularının geçtiği bir daireydi. İki incecik cam ile belli belirsiz ışık alır. O camlar daima rutubetten buğulu olurdu. Ziya’nın buzdolabıydı o camın kenarı. Kavanozlar içinde peynir kavurma ve poşetler içinde meyve ve sebze.Kalorifere rağmen rutubetten ıslak bir hava ve daima soğuk bir evdi. Bir saat otursanız ıslandığınızı elbiselerinizin vücudunuza yapıştığını hissederdiniz. Ortada eski bir kilim üç yatak iki tane katlanır masa bir elektrikli ısıtıcı vardı.Masaların üzerinde kirli çay bardakları mutfakta birikmiş eski bulaşık.
Bazı akşamlar kâğıt oynamaya sohbet etmeye inerdik aşağıya. Elektrik ocağının üzerinde tıkırdayarak demlenen çay olurdu. Eğer para varsa böbrek, ciğer ya da kuşbaşı eti bol yağda bir tencerenin içinde kavururdu Ziya, ekmeğe banıp onu yerdik. Gece yarılarına kadar sürerdi sohbetlerimiz ve sonrasında bir masanın etrafında zayıf bir ışıkta ortada bir fincan ve önceden hazırlanmış bir alfabe ile ruh çağırma oyunu oynardık. Ziyanın davudi bir sesi vardı beklenmedik zamanlarda hüzünlenir derin ve yüreğimizi titreten şarkılar söylerdi.
O akşam kendi evimizde ders çalışıyorduk Zil çaldı. Açtım yönetici. “Koray ya yengen çok şikayetçi her taraf hamam böceği oldu bu çocuklar temiz tutmuyorlar mı evlerini diyor. Bir kontrol edin, ilaçlayın evleri” dedi. “Abi tamam hemen hallediyoruz” dedim. “İyi akşamlar yengenizle kavga ettirmeyin beni” dedi gitti. Hemen odaları gezdik temiz, mutfak temiz, çöpleri atmışız. “Ya dedim bizden değil.” Adil “oğlum Ziyalardandır oraya söyleyelim” dedi. Aşağı indik zili çaldık. Ziya açtı kapıyı içeri girdik. Davudi sesi ile şarkı söylüyor çarşıdan aldığı eski bir paraşüt kumaşını kesip biçmeye çalışıyordu. “Ziya oğlum yukarıda çok hamam böceği olmuş çöp filan bırakmadınız değil mi evde?” diye sordum. Kafası çok meşguldü yüzüme bile bakmadan “odada olabilir” dedi. Yanda bir oda vardı kapısını açtık. Odanın ortasında kocaman bir çöp dağı vardı. Torbalar yırtılmış berbat bir koku sular sızıyor, her taraf hamam böceği. Şok olmuştuk. Adil ellerini duvara vurarak “ya Ziya sizin yüzünüzden atacaklar bu apartmandan bizi. Bu ne ya? bu gece boşaltalım bu çöpü ilaçlayalım. Yoksa yönetici bizi mahvedecek” dedi. Ziya “tamam yaparız gece” dedi.Koşa koşa bakkala gittik. Böcek ilacı aldık iki kürek bulduk. Geceyi beklemeye başladık.
Gece yarısı torba torba taşımaya başladık çöpü. Saatlerce sürdü. Sabaha karşı caddedeki çöp konteynerleri tepeleme çöp ile dolmuştu etrafında nerede ise bir oda kadar çöp birikmişti. Eve döndük odayı çamaşır suyu ile yıkadık. Tüm daireyi bizim daireyi de ilaçladık. Sabah gün ağarırken her şey tamamlanmıştı. Ziya o kalın sesi ile “hocalar ellerimize sağlık” dedi. Yorgunluktan uyumuşuz.
Günler sonra yandaki pastaneye maç için gittik. Pastacı sinirli bir adamdı. Eğer içerde kadın yoksa kuvvetli küfürler ederdi. Bizim çöpleri yığdığımız sabahtan bahsederek “yapanın diye” küfretmeye başladı. Mahcup olmuştuk. Ziya o bas sesi ile “Hocam küfretme belki vardır bir sebebi kim yaptı belli değil zaten günaha girme” dedi. Adam başını salladı mırıldandı, yutkundu “ben biliyorum da vallahi yakıştıramıyorum” dedi. Kafamızı öne eğdik sustuk. Zaten o akşam Galatasaray’da yenildi.
Yıllar sonrasağlık müdür yardımcısı olmuş ve o pastaneyi denetlemeye katılmıştım. Pastacı tanıdı beni saygı ile karşıladı. Denetleme sırasında eksikliklere başını eğerek cevaplar verdi. Aslında çok ta kötü değildi denetleme. Bitirdik tutanağı imzalatırken kulağıma eğildi. “Doktor dedi bir ev çöpünüzü boşalttınız şimdi de beni temizlik için denetliyorsun”. “Haklısın” dedim. Gülüştük.
Öğrencilik hangi okul hangi yaş olursa olsun başka bir şey. Öğrencilik bir aykırılık, bir düş kavgası, isyan vurdumduymazlık. Öğrencilik bir hayat okulu öğretmene bağlı, öğrenciden bağımsız.
Koray TOPÇU
Yorumlar
Kalan Karakter: