Edebiyatın bir dili vardır; halk, eserlere, eserler de halka muhtaçtır. Kelimeleri süsleyip uygun kostümle meraklısına arz etmek üzere canlandırır yazarlar. Birçok genetik, sosyal, jeopolitik ve kişisel sebepten edebiyat alanında kendine en yakın seçeneğe ulaşabilir ve o limana yerleşebilirsiniz. Zamanla hayattan, insandan ve hatta kendinden olan beklentilerin gerçekleşmeye başlar, iyileşir, iyileştirmeye başlarsınız. Kırtasiyelerde, kütüphanelerde ve hatta sahaflarda kimsesiz, terk edilmiş süslü kostümleriyle bazıları da patlamaya hazır içi dolu bilgileriyle, bazıları efkârlı ciltleriyle, bazıları hoş bir seda olsun diye ve hatta bazıları öylesine bekliyor. Ulaşılmayı, anlaşılmayı, anlaşıldığını anlamanı bekliyor orada kitaplar.
"Roman insanıyım" der kendine kimileri. Bazı iyileşmek, kendini geliştirmek isteyenlerin durağı; kişisel gelişim, dünyayı kurtarmak isteyenler fantastik tercih eder. Hala pamuk şeker sevenler masal isterler, hikâyelerle başka kalplere dokunur hümanistler, felsefeciler ve tabi ki mütecessisler. Daha çok kategori var edebiyatta ama şiirin tadı melankolik bir devinimi, yüreklere nakşeden ve her defasında yeniden dirilişi simgeleyen, acı ve tatlı tatların notasında üst sekmen bir lezzettir. Bence şiir:
"Yağmur yüklü kara bulutlar geçerken güneşin önüne,
O kasvet boğar yüreğini ya hani.
İşte o sırada yağar yağmur, ıslanırsın sırılsıklam,
Orada tek başınasındır, sanki tek ıslanan senmişsin gibi hissedersin.
Sonra bulut gittiğinde, güneş selam verdiğinde,
Gökkuşağı, bildiğin bütün ana renklerin canlılığıyla tebessüm eder.
Tek başına ıslanmışsındır ama gökkuşağını herkes sever."
Bu şiirin doğuşu, tasviri, betimlemesi yahut evrenin bize şiir gibi bir şeyler anlatma şeklidir. Şiirler, edebiyat dünyasının incileridir. Hayvanın vücuduna bir kum tanesi, bir parazit veya yapay olarak bir sedef parçası girince etrafında bunu kaplayan sedefimsi bir madde oluşur. Böylece tabaka üst üste gelerek küresel inci meydana gelir. İnci değerli bir taştır değerini bilen herkes için. İnsanlara da şiir yazdıran aslında incinin oluşum serüveni gibi değil midir? Yüreğimize giren, içimizi delen ve kirleten şeylerdir şiir yazılır çoğu kez. Sıralı dörtlükler, kafiyeli kelimelerden tutun Orhan Veli'nin Türk şiirini kökünden değiştiren şiir türleri olsun, bütün şiirleri seviyorum bir inci misali değeri anlaşılsın istiyorum.
Bence insana değen, kalbi bilen, duyguları harflerle nakış gibi işleyen şiirler güzeldir. Bütün şiirlerin yaratıcıları, sanatına önce kendi için, sonra kendinden medet umanlar için teşebbüs eder. Eğer bir gün okuduğun bir şiir sana güzel gelmezse, şairin dili dolaşık, kelimeleri bulaşık gelirse, o şiirin ve şairin kötü olduğundan değildir. Her şiir güzeldir ve her şair, şiirinin güzel olduğunu bilir. Eğer sana öyle gelmediyse, bil ki o şairin şiirini okuma zamanın gelmemiştir.
Edebiyatın efsunlu bir gücü vardır. Okuduğumuz bir şiir bizi bulunduğumuz zamandan çıkarır ve kendimizi bir yolculukta hissederiz. Bildiğimiz denizlerde dibe dalar, aynı ateşte yanar, aynı şelalenin altında yıkanırız. Bazen de şiirler bilmediğimiz yolculukları çıkarır bizi, oradaki tanımadığımız bütün acıları içselleştirmemize neden olur. Anlık bir acıdır bu, dörtlük bitince biter, duyguların girdabında buluruz kendimizi. Hiçbir şiiri bana göre değil, şu anki yaşadıklarımı yansıtmıyor deyip itmemeliyiz. Bir gün ihtiyacımız olur diye ilk yardım edebiyat köşemize istiflemeliyiz. Çünkü yaşanacak çok şey var ve yaşanacak o şeyler geldiğinde çoğu zaman yalnızız. Yalnızken daha rahat sessiz çığlıklarınızı haykırışa çevirip içe akan gözyaşlarınızı yanağınızda hissedebilirsiniz. Ve bazen içinize akıttığınız gözyaşlarınızı görmeden, çığlıklarınızı duymadan iyileşemezsiniz. Edebiyat sizi tek başınızayken de iyileştirir. Nasıl başınız ağrıdığında ilaç dolabından ağrı kesici alıyorsanız veya nasıl eliniz kesildiğinde sargı bezi için ilk yardım deposuna koşuyorsanız, aynı şekilde yüreğiniz yandığında, içinizde ince bir sızı hissettiğinizde ilk yardım edebiyat köşenize sığının. Unutmayın, ağır yaralanmalarda evde tedavi ciddi sağlık sorunlarına hatta ölüme bile sebep olabilir, bu beden de olsa, ruhsal da olsa aynı. Lütfen, bu gibi durumlarda yaralanmanın nerede olduğuna bağlı olarak alanda uzman bir doktora gidin. Belki bir dâhiliye, belki kardiyoloji, belki de psikoloji…
İlk yardım edebiyat istifimden:
VEDA
Günlerim geçerken, bahtımın yazılı talihimin durmaya niyetsiz yollarında,
Kalbimin sessiz odalarında bir nara kopuyor feryatla şöyle diyor;
"Kefensiz vedaların adı ayrılıktır, uykusunda ecelsiz ölenlerin akıbeti meçhul, meçhule giden yolda sana ince bir sızı kalır ve senin bu neticelenmeyen niyetten doğan karanlıkla kör olur ruhun, sonunda teslim olursun vedaya."
İnanç gidişleri gülerek selamlıyor, kalp bu son talihsiz yolculuğa ağlıyor.
İnsanlar sevdikleriyle çıktığı yolda sonsuz bir hayat serüveni diliyor olsalar da,
Ölüme doğru onsuz olmaya gayba koşuyor, bu maratona da yaşamak diyor.
Her gidenin ardından da yaşamayı deniyor, bu yaşantısına da insan olmak diyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: