Hem riskli hem de dikkat gerektirir...
Hata kabul etmez ve son derece zahmetlidir...
Kuyumculuk kadar titizlik, doktorluk kadar dikkat gerektirir.
İşte bu mesleğin adı gazeteciliktir.
Herkes ister ama sadece seçilmişler yapabilir.
Neden mi?
Bu mesleğe gönül ve ömür verenlerin bayramları, düğünleri, ölümleri yoktur.
Yazın sıcağını, kışın soğuğunu yerler...
Kimi zaman tehdit edilir, kimi zaman dövülürler...
Çektikleri acı haberlerle kahrolur, sevinçli haberlerle mutlu olurlar...
Sağlık problemleriyle ilgili bilgilendirici haber yaparken, kendi sağlıklarına dikkat edemezler...
Her gün kilolarca ağırlık taşır, oradan oraya koştururlar.
Aldıkları üç kuruş parayı hak etmek için çırpınıp dururlar.
Ama aldıkları paranın her kuruşu helaldir...
Çünkü onlar sokağın çocuklarıdır.
Onlar cinayette, maçta, toplantıda, yangında, siyasette, sağlıkta her yerde varlardır.
Kahvaltı programlarını, yemekli davetleri bilmezler.
Unvanları küçük olsa da yürekleri büyüktür.
Kral ve kralcılar tarafından yok hükmünde olsalar da sokağın sahipleridirler...
Mesela bir belediye başkanı, bu başkanların danışmanları bu sokağın çocuklarını yok sayarlar.
Görmezler, umurlarında bile olmazlar.
Ama bu çocuklar ekmeğin peşindekilerdir.
Dalkavukluk, liboşluk, bilmezler...
Bir çok zaman hakları bile yenir...
Ama onlar hep çalışmaya devam eder.
Çünkü çalışan gerçek gazetecilerdir.
Siz bakmayın birilerinin 'Gazetecinin çalışanı çalışmayanı olmaz, gazeteci gazetecidir' dediğine...
Gazetecinin çalışanı da vardır, çalanı da...
Gazetecinin namuslusu da vardır. Tehdit eden, şantaj yapan, namussuzu da vardır.
Ne mutlu işini hakkıyla yapana...
Ne mutlu tek derdi ekmek olana...
Ne mutlu objektifi, doğru olana...
Gününüz kutlu olsun sokağın çocukları
Mehmet Tuna'yı rahmetle anıyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: