Aslında her ikisi de yanlış yapıyor. Kimse objektif, tarafsız, ilkeli habercilik kurallarına göre yayıncılık yapmıyor. Öyle olunca da kimse gazete alıp okumak istemiyor. Şimdilerde Türkiye'nin Amiral Gemisi olarak nitelendirilen Hürriyet Gazetesinde şok istifalar yaşandı. Sonunda da gazetenin yeni Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan Coşkun oldu. 71 yıldır Türk basının lokomotifi olan Hürriyet Gazetesinde sular bir türlü durulmuyor. Bakalım önümüzdeki günler neyi gösterecek hepimizi göreceğiz. Ancak Ulusal medyada şöyle bir eksiklik var diye düşünüyorum. Televizyon kanallarının tartışma programlarını açıyorsunuz hep aynı isimler. Hiç yeni bir isim, kişi yok. Yani Anadolu'nun sıkıntısını anlatacak hiçbir gazeteciyi çağırmıyorlar.
Cumhurbaşkanımız veya ona bağlı İletişim Daire Başkanlığı Yurtiçi, yurt dışı ziyaretlerinde yerel, bölgesel yayın yapan hiçbir kurumun temsilcisini çağırmıyor. Gidenler hep aynı... Madem Türk medyasını güçlendirmemiz gerek Anadolu'daki Abdi İpekçileri, Uğur Mumcuları, Mehmet Ali Birandları bulalım ve Türk medyasına üst noktalarına doğru taşıyalım. Kayseri'de sektörün en güzel noktalarına gelebilecek gerçek gazeteciler, muhabirler var...
Hep ben demekle olmaz bu iş.
Ulusal Medya'da hal böyle iken Yerel durum nasıl?
Ben, Kayseri medyasını baz alacağım.
Valla Kayseri medyasında işler bence daha iyi. Hatta baya iyi..
Çünkü son dönemlerde gazetelerde müthiş bir IP TV furyası başladı. Açsınlar medyamız renklensin, şekillensin...
İstihdam sağlamaları bile için çok sevindirici.
Ama şahsi görüşüm ilerleyen dönemler için çok sıkıntılı olacağı kanısındayım. Aylık ödedikleri para nedeniyle bu görüşteyim.
Gazetelerin birçoğunda ise ekonomik durum belediyeye bağlı. Kimler Belediye'ye yakın kimler uzak, atılan manşetlerden görülüyor. Başkan öksürse manşete taşıyorlar. Belediye Başkanı malum bir kanala Allahın emri gibi her hafta olmasa da 15 günde bir kesin çıkıyor. X bir kurum Kayserispor'un galibiyetinin kerametini maçı izlemeye gelen patronuna bağlıyor. Kayseri'de 15 gazete, uydu TV, IP TV'ler derken durum gayet iyi.
Ama gazete satışları yerlerde...
Bazı gazeteler belediye bülteni gibi... Bazıları sahibinin sesi....Bazılar da bu mesleğin gerçekten yapanlar...
Mesleğini sokakta icra eden gazetecilere saygım sonsuz. En büyük övgüyü onlar hak ediyor. Onlar yağmur yiyor, soğuk yiyor...
Patronlar 28 dereceye getirilmiş klima altında sözde gazetecilik yapıyor.
Biliyor musunuz maalesef Belediye Başkanları ve tüm kuruluşlarının müdürleri bu sokağın çocukları olarak nitelendirdiğim gazetecileri, muhabirleri görmezden geliyor. Öyle ya patronları varken kim ne yapsın onları...
Benim gözümde onlar bu mesleğin gerçek temsilcileri...
Siz bakmayın başkanların, kıymetli müdürlerin izzet ikramları patron kısmına yaptığına.
Cevizli sucukla, turşuyla bilmem ne ile sokak gazetecisini tavlayamazsınız...
O çocuklar o dağıttığınızın yüzüne bile bakmaz. Çünkü onların derdi haberdir...
Siz ancak o ikramlarla o malum kişileri mutlu edersiniz.
Yorumlar
Kalan Karakter: