Tüm dünya da olduğu gibi ülkemiz de çok ciddi şekilde koronavirüsle mücadele ediyor. Pandemiye yakalanan doktorlar tedavilerinin hemen ardından görevlerinin başına geçerek mücadeleye omuz veriyor. Yaşanan zor sürecin birçok kahramanı var. Bu kahramanlarda birisi de gazeteciler, kameramanlar, muhabirler... Öyle evinde ayaklarını uzatarak çalışanlar değil... Haber yapmak, insanları bilgilendirmek için sokak sokak gezenler. Ben onlara sokağın çocuklar diyorum. Haber benim ekmeğim deyip çok iyi bir mücadele örneği gösteriyorlar. Patronlar sayısız defa korona testi yaptırırken onların tansiyonunu ölçen dahi yok.
Peki ya çalışanlar....
Kimin umurunda... Maskesini taksın, her habere gitmesin...
Niye...
Olur ya muhabir, kameraman virüse yakalanır, adamın iş yeri 14 gün karantina altına alınır diye korkuyorlar. Korkuları muhabirin, kameramanın virüs kapması değil, iş yerinin karantina altına alınması...
Kendi testini yaptırırken çalışanları da muayene ettireyim diyen yok...
Ne deyim dönemin gazetecilerinden dönemin davranışı....
Bu bölümünde de Kayseri'de görev yapan ve mesleğin tüm zorluğunu yaşayan cesur bir gazetecinin paylaşımlarını kendinden izinsiz olarak paylaşıyorum.
" Bir kısım patron ve patroncuklar oturmuşlar, çalışanların maaşından ne kadar çalalım, maaşlarını eksik verelim diye anlaşmışlar, sözüm ona fikir birliği yapmışlar. Hatta çalışanlar için gelen iaşeye bile göz dikenler varmış. Emekçiler bana dert yanıyor. Benim elimden de ancak şunu yazmak geliyor dostlar: Size tek sözüm var gözünüz doysun...İnşallah bir hayırsever çıkar da bu kafada olanlarınızı yani hepinizi doyurur. 26/4 platformu sözcüsü. Ne oldu o beğenmediğiniz her yerde salladığınız, abilerimize takla atıp, şirinlik yaptığınız bu garibe şimdi dert Yanıyorsunuz. Ses ol diyorsunuz.Çünkü biliyorsunuz aslında bu garipten zarar gelmez. Umarım bu dönemde gerçekleri anlar ve aklınızı başınıza alır... Şirincilik oynamazsınız. İlk fırsatta size sırt dönenlere aldanmazsınız. Zor günde gerçeklerle Yüzleştiniz. Hep bana hep bana kafaları ile tanıştınız. Neyse pes etmeyin, haksızlık karşısında eğilmeyin. Dünyanın sonu değil, ama kimi sırtından vurduğunuzu hatırlamanız da güzel."
Paylaşım yapılan bu açıklamaların hepsine katılıyorum. Keşke o patronlar gibi bizim de bağımız, içinde 15 odalı villamız, lüks aracımız, kolejde okuyan evladımız, belediye ve kamu kurumlarına yerleştirdiğimiz çocuklarımız olsa....
Medya sektörü hele ki yerel medyanın durum içler acısı. Hoş herkes ettiğini çeker.
Siz sokağın hafızasını tutup insanlara en doğru haberi iletmek derdi olan, koranavirüs'e yakalanma ihtimaline rağmen görevini layıkı ile yapanlar,
Allah sizlere güç versin, rızkınız helal, sağlığınız daim olsun.
Yorumlar
Kalan Karakter: