Hukukumuza göre, kişinin ölümüyle yasal mirasçıları ve kendi atadığı mirasçıları kendiliğinden mirasçı sıfatı kazanırlar. Mirasçılık durumunda müteveffanın yalnızca mal varlıkları, hak ve alacakları değil borçları da mirasçılara geçer, burada dikkat edilecek en önemli şey mirasçıların, miras bırakan kişinin borçlarından kendi mal varlıklarıyla da sorumlu olacağı hususudur.
Miras bırakan kişinin borca batık olduğu durumlarda mirasçıların bu borçlardan sorumlu olmaması için “mirasın reddi” mümkündür. Bunun dışında, miras bırakan kişi ölmeden önce mirastan feragat sözleşmesi yapılabilir.
Bu yazımızda mirasın reddi konusunu ele alacağız. Reddi miras hükümleri Türk Medeni Kanunu’nun 605. ile 618. maddeleri arasında düzenlenmektedir. Hukukumuzda mirasın reddi 2 halde karşımıza çıkmaktadır:
1. Mirasın Hükmen Reddi; Miras bırakanın borçlarını ödemekten aciz durumda olduğu açıkça belliyse veya borçlarını ödemeden aczinin resmen tespit edilmiş olması halinde miras reddedilmiş sayılır ve mirasçıların mirası reddetmesine gerek yoktur. Mirasçıların ileride karşılarına çıkabilecek olası bir işleme karşı önlem olarak ölen kişinin son yaşadığı yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi’ne hükmen ret beyanında bulunmaları tavsiye edilir. Böylece, ölen kişinin alacaklıları tarafından icra takibi başlatılması yahut dava açılması durumunda hükmen ret itirazında bulunarak borçtan kurtulabilirler.
2. Mirasın Gerçek Reddi; Ayırt etme gücüne sahip ve ergin olan mirasçıların, ölen kişinin yani miras bırakanın son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi’ne mirası kabul etmediklerine dair yapacakları başvuruyla miras reddedilir. Süre, Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesi gereğince üç (3) aydır. 18 yaşından küçük mirasçıların ret beyanı yasal temsilci tarafından yapılır. Ret beyanın kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Mirasın kısmen reddi mümkün değildir.
Mirası reddeden mirasçılar, Sulh Hukuk Mahkemesi’nden kendilerinden sonra gelen mirasçıların, mirası kabul veya redde davet edilmelerini talep edebilirler. Sonra gelen mirasçılar da bir ay içinde mirası kabul etmezse miras onlar tarafından da reddedilmiş sayılır ve miras varlıkları iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.
Yasal süresi içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kabul etmiş olur. Bu süre dolmadan mirasçı olarak müteveffadan kendisine mal edinen mirasçı artık mirası reddedemez. Şöyle ki, mirası ret süresi içerisinde miras bırakandan kalan ödeme, ödenek, hak ve alacakları kabul eden mirasçı artık mirası reddedemeyecektir.
Önemle belirtmek gerekir ki, Sosyal Güvenlik Kurumunca dul veya yetim maaşı verilmesi tereke işlerine karışmak olarak değerlendirilemez. Dul veya yetim maaşı almak ret hakkının düşmesine yol açmaz. Yargıtay “destekten yoksun kalma” tazminatının mirasçılık sıfatından bağımsız bir nitelik taşıdığını, mirasın reddedilmiş olmasının bu tazminatın talep edilmesine engel olmadığını belirtmiştir.
Hazin ve yorucu bir yılı geride bırakırken 6 Şubat depreminde hayatını kaybeden ve depremden etkilenen vatandaşlarımızı, şehitlerimizi ve şehit yakınlarını, şiddet gören sağlık çalışanlarını hürmetle; tarihinin ilk Avrupa Şampiyonluğunu Türkiye’ye armağan eden Kadın Milli Voleybol takımımızı ise şükranla anmamız gerekir. Eminim birçok aklı selim bireyin 2024 yılından beklentisi refah ve adil bir ülkede yaşamak ve Müslümanların zulüm görmediği, çocukların katledilmediği bir dünyaya uyanmaktır. Yeni yılımız kutlu olsun.
Yorumlar
Kalan Karakter: