Hepsi kendi içinde yaşanmışlıkları saklayan.
Hissedilmeden, yaşanmadan anlatılamayan duygular vardı.
Hiçbir duygu içten hissedilmediği ve yaşanmadığı sürece dile gelmez, kaleme dökülemezdi.
“Seni anlıyorum” diyen insanlara, William Shakespeare şöyle cevap veriyor: “Hissedemediğin bir şeyi anlayamazsın.”
Sevdiğine sevgisini anlatmanın en güzel halinin ruha yansımasıydı her bir şarkının sözleri.
Şimdi benimle birlikte geçmişe doğru bir nostalji yolculuğuna çıkmaya ne dersiniz?
Çoğu zaman sevdiğimize sevgimizin büyüklüğünü anlatmaya yardımcı olup, duygularımıza tercüman oldu bu şarkılar.
Orhan Gencebay; Ne sen çağırdın ne ben. Ne sen anladın ne ben. Usul usul, sessiz sessiz aşktır bizi mutlu eden sözleriyle aşkını anlatırken.
İstersen her zaman ağlat gönlümü. İstersen derdinle karart ömrümü. Affetmek çok kolay bütün zulmünü. Uzaktan uzağa bir gülsen yeter sözleri ile arabesk müziğin Müslüm babası uzaktan da olsa yeter ki sen hayatımda ol demek istiyordu.
Bazen hasreti, özlemi dile getirdi işte o şarkılar.
Gözlerimde, kanlı yaşlar. Hasretin bağrımda kışlar. Başa geldi, olmaz işler. Bin bir dertle, doldu gönlüm! Sözleri ile Edip Akbayram sevdiğine duyduğu hasretini anlatıyordu.
Hemen ardından İbrahim Tatlıses ‘’Seni sensiz yaşamak, en kötü kader olsa gerek. Ey benim hasret kokan sevgilim bu ayrılığa dayanır mı yürek?’’ Gel desem gelemezsin biliyorum. Ama ben seni yaşıyorum, seninleyim ve tek diyerek çektiği ıstırabı dile getiriyordu.
Ayrılmış ama unutulamamış sevgiliye yürek yanarak söylenen şarkıların unutulması ne mümkün dü?
Sanat güneşi Zeki Müren ‘’Ben seni unutmak için sevmedim’’ diyerek ayrılmak istemediğini dile getirirken. Hayatımda ol vurgusunu yapıyor ve ekliyor ‘’Bana en acı haber kiminlesin’’ seninle bağım kopmadı, hala aklımdasın, senin hayatında bir başkası olursa ben buna dayanamam demeye çalışıyordu.
İbrahim Erkal; Seni umutlarıma ektim, onlarla biçeceğim ve ben seni yarın seveceğim. Unutma! Unutulanlar, unutanları asla unutmazlar!. ‘’Ne bu gün, ne yarın unutmayacağım anla’’ diyerek ayrılmış olsa da unutulmayacak olduğunu vurgulamıştı sevdiğine.
Sevginin en belirgin göstergesi olan kıskançlıkta unutulmamıştı şarkılarda…
Saçın yüzüne değse telini kıskanırım, seni saran kemerden belini kıskanırım. İnsan sevdiği insanı gözünden bile kıskanır, bu şarkı da bu duyguyu anlatan en güzel eserlerden biridir.
Sakın bir söz söyleme, yüzüme bakma sakın. Sesini duyan olur, sana göz koyan olur.
Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın. Annen bile okşasa, benim bağrım taş olur. Bu şarkıda nasıl bir sevgi barındırıyorsa içinde annesinin sevmesinden bile kıskandığını dile getiriyordu.
Ayrılıp ta sevdiğine doyamayan ve hala sevenlere de şarkılar vardı…
Nasıl başlamıştı, bak nasıl bitti. En güzel duygular silindi gitti. Nasıl da sevmiştim bilirsin seni!
Ayrıldık sevgilim doymadım sana diyen Kamuran Akkor’da severek ayrılanlar kervanındaki yerini koruyanlardandı.
Şarkılarla sevdiğinden ümit vadeden bir itiraf ta beklendi!
Konuşsana bir tanem, neden hep susuyorsun. Susmak neyi halleder, neden anlatmıyorsun?
Gizleme ne olursun saklama hislerini, sen de bana âşıksın hem de deliler gibi sözleri de Gülden Karaböcek yorumu ile yıllarca dilden dile dolaşmıştı hatırlarsınız.
Kimi zamanda pişmanlıklar duyulmamış değildi yaşananlarda.
Başında yok ise sevda yelleri, nereden bilirsin çektiklerimi, yanıldım şaştım da bir âşık oldum, kıskandı zalim felek sevdiklerimi sözleri pişmanlığı ne güzel anlatmıştı.
Peki ya o sitem sözleri, şarkılarda onlara da sık sık yer verildi tabi ki!
Vurgun yemiş misali gönlüm, tutuldu aşka, ciğerimden yanıyorum ben, bu defa başka. Bu yangın benle, ölünceye dek, yaşasın varsın. Dünyanın en son, günü sen beni, arayacaksın. Doymadım, doyamadım, sevmelere seni ben. Kimseyi koyamadım, yerine yeniden. Saymadım, sayamadım, sensiz geçen yılları. Ne inkâr, ne itiraf, bu yalnızca sitem. Minik Serçe Sezen Aksu’da sitemini böyle dile getirmişti sevdiğine…
Gönlümdeki yarayla bıraktın beni baş başa, mutlu musun? Sevgili yar. Daha yetmezmiş gibi tuzu bastın yarama, ah be canın sağ olsun yar sözleri ile de şarkılarda acıyan yaralara merhem arandı.
Her zaman anlaşarak, severek ayrılan çiftler olmuyor tabii, kavgalı, nizahlı ve gürültülü ayrılan çiftler de oluyordu. Hal böyle olunca da şarkının sözleri biraz sert cereyan edebiliyordu.
Bakın Diva Bülent Ersoy ‘’Beddua’’ ediyor ve diyor ki; Özleyen, arayan, soran olmasın. Acılar bitmesin, çilen dolmasın. Gönül yaraların deva bulmasın. Benden başkasını seversen eğer ben olmasam da kimseyi sevme bencilliğine giriyordu.
Acıların kadını olarak tanınan Bergen ise çektiği acılar ve çileli hayatının içinde çırpınırken oda ağlatıp da gülenleri, terk edip de gidenleri, sevilip sevmeyenleri affetmeyeceği vurgusunu yaparak, çektiği acıyı dilinin döndüğünce tarif etmişti.
Nefrette sevdiği kişide hüsrana uğramış duyguların bütünüydü.
Ben bu ayrılığa hasret diyemem. Hasretim değilsin nefretimsin sen. Sanma ki bir anlık bir sitemdir bu! Yasadıkça benim nefretimsin sen Ömer Danış’ın hüsrana uğrayan sevgisinin sonucunda yaşadığı duyguların şarkıda hayat bulmuş haliydi bu sözlerde.
Sevgiyi, hasreti, nefreti, ıstırabı, acıyı, sitemi, öfkeyi, kıskançlığı ve unutulmayan aşkları kısacası hayatın içinde, insan için var olan tüm duyguları kapsayan şarkıların sözlerinden sizlere bir buket sunmaya çalıştım, umarım başarılı olmuşumdur.
Sürç-i lisanımız olduysa affola!
Sevgiyle…
Yorumlar
Kalan Karakter: