Paha biçilemeyen, değeri ölçülemeyen kıymetli bir hediye!
Doğmadan önce senin için ihtişamlı, görkemli bir dünya sahnesi kuruluyor…
Doğumdan itibaren perde açılıyor ve sana yazılan kaderi yaşamaya başlıyorsun.
Hayatta acı da, tatlı da hep biz insanlar içindir.
Başımıza gelen güzel olaylara sevinirken, acı olaylara üzülerek yaşıyoruz hayatımızı.
Her uyandığın sabahın sana verilen en güzel ve değerli hediye olduğunun farkında mısın?
Peki, hediyeni doyasıya dolu dolu yaşamayı biliyor musun?
Bu hayatın tekrarı yok ki, bir kez geleceksin dünyaya ikinci bir hayat şansı daha yok.
Bilirsiniz ki bu dünyadan giden de geri gelmiyor.
Gelin bugün oturup bir nefis muhasebesi yapalım.
Kimi kırdınız, üzdünüz, ağlattınız bunun telafisi için çabalayalım.
Giymediğimiz bütün kıyafetlerimizi giyelim. Yemediğimiz tüm yemekleri yiyelim. Sanki o an ölecekmiş gibi!
Dargın olduklarınız varsa ilk adımı siz atın ne olacak ki? Kazanan emin olun siz olursunuz…
Bana çoğu kez hayat sana güzel derler, evet hayat bana güzel. Onu güzelleştiren benim hayata bakış açımdan kaynaklanıyor. Ben yaşamayı, insanları, hayvanları yaratılan her canlıyı çok seviyorum.
Bu arada kendi hayatınızı güzelleştirmek te sizin elinizde, çünkü hayat yaşamayı bilen herkes için güzel ve özeldir. Hayatı güzelleştirmek te, çirkinleştirmek te senin elinde aslında.
Pozitif olacaksın, hayatı ve insanları seveceksin. Sana taş atana sen gül vereceksin.
Etrafında olan herkes seninle konuşmaktan mutluluk duyacak.
Bunları yaptığın zaman emin ol hayat senin için de güzelleşecek.
Doğayı sevin, hayvanları sevin, insanları sevin yeter ki sevmeyi bilin.
Bütün hastalıkların kaynağı sevgisizliktir. Sevgi tüm hastalıkların şifa kaynağıdır.
Karamsar olmaktan sakınmalısınız. Dünü geride bırakmazsanız yarına umutla bakamazsınız.
Acı, tatlı yaşanan her olay hayata katacağımız yeni tecrübelerimiz için ihtiyacımız olan şeylerdir.
Sanki senin için yarın olmayacak ölecekmişsin gibi bugünü tüm güzellikleri ve coşkusu ile yaşamalısın.
Hayatı sonsuz sananlar, yarın için bugünü satanlar, saçma sapan sebeplerle gününü zehir edenler.
Hani bu dünya üç günlük derler ya bilirsiniz. Üç gün olduğunu bildiğimiz hayatı, hiç ölmeyecek gibi yaşamak ta neyin nesi? Kırmak, dökmek, üzmek çok kolaydır. Peki ya kırılanı onarmak nasip olmazsa?
Dün geçmişte kaldı, yarına çıkacak mısın orası da belli değil, o halde gün bugün yani yaşadığın gün.
Bazen ben, bazen sen, bazen o şu an'ın kıymetini bilmeden yaşayanlar bugünden itibaren hayatın tadını çıkarmaya ne dersiniz?
Saygıyla…
Yorumlar
Kalan Karakter: