Toplama kamplarını duymuşsunuzdur. Birçok Uygur Türkünü toplayıp eğitim adına dinlerini, ırklarını değiştirmeye zorlanan insanlar var orada. Bu haneye tecavüz değil de nedir? Kadınlara zorla kürtaj yaptırmak hangi insanlığa sığar,biliyor musunuz? Daha doğmamış masum bir bebeğin canına kıymak onu annesinden koparmak hangi vicdana sığar? İnsanların canı Doğu Türkistan'da bu kadar ucuz maalesef. Onlar bir Türk değil Çin dayatması yapılıyor. Çocuklara okullarda kendi ırkını öğretmiyorlar, bırak öğretmeyi unutturuyorlar kendi ırklarını. Doğu Türkistan'da Müslüman olmak ise ölmeyi kabul etmek demek. Ölüme her an hazır yaşıyor insanlar. Dinlerini yaşayamıyorlar.
Yurt dışına çıkan insanlar geri döndüklerinde ya öldürülüyor ya da hapse atılıyor. Suçları ne yurt dışına gitmek mi, gezmek mi Türkiye'ye gelmek mi? Anneler çocuklarından yıllardır haber alamıyor. Yürekleri eksik, kan ağlıyor.
İnsanlar ibadetlerini yapamıyor. Namazlarını kılamiyor, oruçlarını tutamıyor. "Gece ışık yakmamak için sahurumuzu geceden hazırlayıp yiyorduk ama okulda bize zorla su içiyorlar yemek yediriyorlardı" diyor bir arkadaşımız. Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz? Her yerde özgürlük sloganları atılırken bir insanın kendi dinini yaşayamadığı dünya özgür dünya olur mu? Olmaz.
"21. yüzyılda yaşıyoruz herkes uzayla iletişim kurarken ben çocuklarımla 5 yıldır iletişim kuramıyorum." Diyen Amine annenin feryadı sarsin tüm dünyayı. O kadar haklı ki . Uzayla iletişim kurarken anneler çocuklarından haber alamıyor. Ne kadar acı. Öğrendikçe dayanmıyor yüreğim. Onlarınki nasıl dayansın?
Bu ne yazık ki bir savaş değil. Savaş olsaydı var güçleriyle savaşırlardı biliyorum ama bu bir sistem. Bu bir düzen. Çin devletinin dayattığı ve belki yakında tüm dünyaya yapmak isteyeceği bir sistem.
Nasıl diğer mültecilere yardım ediyorsak onlara da yardım etmek zorundayız. Onlar bizim kanımız, canımız, kanayan yaramız. Bu anlattıklarım işin sadece görünen kısmı. Daha nice işkencelere maruz kaldıklarını, neler çektiklerini bilmiyoruz. Duy bunları Ey Türkiye. Duyun zulmü. Bu dünyada zulüm var. Bu dünyada özgürlük yok.
Yapabileceğimiz bir şeyler olmalı. En azından onların dertlerini bilip acılarını hissetmeye çalışabiliriz. Birçok Doğu Türkistanlı anne toplanıp Ankara'ya yürüyor, çocuklarının yaşayıp yaşayamadığını öğrenmek için. Onlara ses olabiliriz.
Yazılarımla size bir parça farkındalık oluşturabiliyorsam ne mutlu bana.
Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle...
Yorumlar
Kalan Karakter: