İlk insandan günümüze kadar her dönemde insanoğlu, toplu bir şekilde yaşamıştır. Bu toplu şekilde yaşama bazı kavram ve yasaları zorunlu hale getirmiştir. Bu kavramlardan ikisi de sıklıkla yan yana kullanılan hukuk ve etik kavramlarıdır.
Hukukta etik ne okuduğumuz kitap ne okuduğumuz kanun ne de yazdığımız dilekçedir... Etik ; kitaptaki kanundaki dilekçedeki insandır. Hukukun görünür amacı düzeni sağlamak maddi amacı ihtiyaçları karşılamak görünmeyen(manevi) amacı ise etik amacıdır. Hukuku hukuk yapan etik amacıdır, esasen adaleti gerçekleştirmektir.
Hukuku diğer bölümlerden biraz farklı biraz üstün görürüm. Çünkü hukukçunun işi toplum ve toplumu oluşturan insanladır... Hukukçu olmak sadece mevzuat bilmek demek değildir. Hukukçu objektif olmayı bağımsız tarafsız olmayı başarabilmelidir. Hukukçu gerçeği çarpıtmadan dürüstçe ortaya koymalıdır.
Hukukçunun yorumu kişiye göre güce göre değişmez. Zira hepimiz aynı yolun yolcusuyuzdur.
Anayasada geçen cümledeki gibi "hakimler vicdanı kanaatlerine göre hüküm verir." Vicdanı kanaatlerimizi oluşturan şey ise etik ve ahlak anlayışımızdır. Ahlakin olmadığı yerde etik olmaz. Bir toplumda ahlak bozulursa hukuk da bozulur. Zira hukuk ahlaki ahlak da hukuku besler.
Hukukçu tabiri caizse bir insanın kaderime söz söyleyebilme gücüne sahiptir. Çünkü mahkemelere gidip gelenler bir evrak bir geldi değil ; bir insandır. Bir insan da bir hayattır. O bir insan aynı zamanda bir babadır, eştir, kardeştir, evlattır,dosttur. Yani hakim tek bir kişiyi mahkum etmez aslında. O kişinin babalığını evlatlığını eşliğini kardeşliğini de mahkum eder. O yüzden hakimlerin ve hukukçuların belirli etik vicdanı kanaatlere sahip olması gerekir.
Bir söz vardır " yaptığınız işin felsefesini yapmıyorsanız O işin sadece teknisyeni olursunuz" diye. Adalet fakültesini hukuk fakültesinden ayıran temel olgu da budur. Adalet fakültesinde teknik gidilir ama Hukukun hem teknik hem etik kısmı vardır.
Hukuk bilmek sadece mevzuat bilmek demek değildir. Aynı zamanda ahlak etik bilmektir. Bir ülkeye bakıldığında çok sayıda hukukçu görülebilir ama kaç gerçek hukukçu vardır? Adaletten ayrılmayan ahlak sahibi kişidir gerçek hukukçudur. Kıymetli hocamız Şükran Akgün'ün sıkça ifade ettiği gibi " bir insanı ahlaken eğilmeden zihnen eğitmek topluma bela kazandırmaktır.'' Dolayısıyla Hukukçu da kendini ilk önce ahlaken eğitmelidir ki hayatlar kararmasın. Millet için olan yargı kararmasın.
Şu sözü de unutmayalım "bir toplumda hekim kötü olursa hasta masada kalır, hukukçu kötü olursa toplum masada kalır."
Yorumlar
Kalan Karakter: