Artık 2024 yılının bitmesine sayılı günler kaldı, iyisiyle kötüsüyle bir koca yılı daha devirdik, iyisiyle kötüsüyle artık bitiyor...
2024 yılı ülkemiz için sıkıntılarla dolu olduğu gibi geleceğe dair ümit veren bir yıl oldu. Bildiğiniz gibi mart ayında yapılan yerel seçimler 2002 yılından beri yani 22 yıldır tablonun değiştiği bir seçim oldu. Aynı zamanda Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaralarının sarılması, Türkiye'nin dış politikası ve Türk spor başarıları bu yılın öne çıkan başlıklarıydı.
Şüphesiz ki ülkemizi doğrudan ilgilendiren en önemli olay ise yaklaşık 13 yıldır devam eden Suriye iç savaşında Esed rejimim son bulması oldu.
Ülkemizde 4 milyon civarı Suriyeli olduğunu bilinmekte olup bunların önemli bir kısmı tekrardan kendi ülkelerine dönecektir. Umarım bu dönüş bir an önce gerçekleşir.
Bu durumun ülkemiz ekonomisine elbette olumlu etkileri olacaktır. Bunları ele alacak olursak ekonomik anlamda ki darboğazdan biraz rahatlamaya geçeceğimiz aşikâr. İlk kendini gösterecek olan sektör emlak sektörü. Emlak sektöründe son 5 yılda balon gibi şişen konut fiyatları ve kira fiyatları kademeli olarak düşecektir. Son 5 yılda şişen bir diğer sektör olan otomotiv sektöründe de gerek sıfır gerekse 2. el araç fiyatları kısa süre içerisinde düşecektir.
Hali hazırda zaten faiz oranlarının yüksekliğinden dolayı son 1 yıl da bu sektörlerde artış olmamış dı artık düşüşün başlaması kesin gibi.
Suriyelilerin büyük bir kısmı sanayi, inşaat, fabrika, tarım gibi işlerde düşük ücretlere çalışıyorlardı. Bu ücretlerin çoğunluğu da asgari ücretin altındaydı. Bu durum artık yaşanmayacağı için elbette iş gücü ücreti artacak bu durum ise işverenlerin canını sıkacağa benziyor.
Bir diğer ele alacağımız konu ise 2025 yılında asgari ücret ne kadar olmalı? Geçen yıl asgari ücrete %49 oranında zam yapılmıştı, temmuz ayında ise herhangi bir ara zam yapılmadı. Tahmini olarak 2024 yılında gerçekleşen enflasyon oranını %39-40 olarak baz alırsak asgari ücretin 23.600 TL ile 24.300 arasında olacağını tahmin ediyorum.
Peki, bu yeterli olur mu? Tabi ki hayır...
Zaten bu zam geldikten çok kısa bir süre sonra market etiketlerinin değişeceğini biliyoruz. İşveren ise işçinin maliyeti artacağı için bunu ürüne yansıtacaktır. Yani kısaca her zaman olduğu gibi verilen zam 3-4 ay içinde eriyecektir. Onun için önce bu zam furyasının durdurulması lazım ki yapılan zammın bir faydası olsun.
Peki, faiz oranları ne seviye de olacak ya da olmalı. Şuan piyasa da mevduat faiz oranlarına baktığımız zaman ortalama %52-53’lere çıktığını görüyoruz. Bunun anlamı ise 1.000.000 TL faizi konulduğu zaman aylık olarak ortalama 41.000 TL getiri sağlıyor. Bu durumu gören vatandaş ise elinde ki birikimini altın ya da dövize yatırmak yerine bankaya yatırmayı tercih ediyor. Yine aynı şekilde sermayesi olan yatırımcı da parasını risk edip bir iş kurmak yerine garantili yol olan bankayı tercih ediyor. Yazınında başında dediğim gibi çok uzun süredir yüksek faiz oranlarıyla döviz ve altın fiyatları baskılanmaya çalışılıyor. Ancak bu durumun ne kadar daha sürdürülebilir olduğu tartışmalı. Ben bu durumun çok da uzun sürdürme olanağını görmüyorum çünkü merkez bankası son aylarda artırmak yerine sürekli faiz oranını sabit tuttu. Zaten en ufak bir düşüş durumunda piyasa ciddi şekilde tepki verecek 3 bin seviyesinde olan gram altının 3500 civarına 35 civarında olan doların ise 38 – 39’lu rakamlara gideceği besbelli.
Tabi ki bunların hepsi bir olasılık ve tahmin neler olacağını hep birlikte nasip olursa göreceğiz. Umarım ülkemiz için iyi bir yıl olur.
Hepiniz sevgiyle kalın.
Yorumlar
Kalan Karakter: