Trafik dediğimiz zaman akla taşıtlar gelse de trafik sadece taşıtlardan ibaret değildir. Malesef yaşanan trafik kazaları yetmiyormuş gibi başlıkta da bahsettiğim gibi sadece kendi ülkemize özgü, dünyada örneğine rastlanılmayan bir icadımız var ki bilindiği üzere trafik terörüdür. Türkiye’de ortalama bir yılda yaklaşık 100 araç sürücüsü trafikte seyir hâlindeyken yol verme-vermeme veya araç parkı yüzünden delici, kesici veya ateşli silahla öldürülüyor.

Trafikte ki kavgalara baktığımız zaman çoğunluğu yine bize özgü bir kavram olan “ yol verme kavgası” dır. Öncelikle trafikte sürücü sinirlendiğinde önce açık bir şekilde el kol hareketleriyle diğer sürücüye bağırır ve sinirine hâkim olamaz ise hakaret etmeye başlar. Eğer diğer sürücü cevap verir veya tartışmaya devam ederse kullandığı araçla diğer sürücüyü çok yakın takip edip sıkıştırarak onu rahatsız eder. Bu durum diğer sürücülerin olumsuzu örnek almasına kendilerinin de aynı öfke davranışını sergilemesine neden olabilmektedir.  

 “Gebze'de yol verme meselesi yüzünden çıkan kavgada bıçaklanan kişi hastaneye kaldırıldı.”

“İstanbul Büyükçekmece'de trafikte yaşanan yol verme kavgası, bir sürücünün ailesinin gözünün önünde ağır şiddete uğramasıyla sonuçlandı. Eşinin ve çocuklarının gözü önünde öldüresiye dövülen kişinin, saldırıya uğrama anları cep telefonuyla görüntülenirken, saldırganlar polis tarafından yakalandı.”

“Şanlıurfa’da, trafikte 'yol verme' nedeniyle çıkan silahlı kavgada, düğün aracı olarak süslenen otomobildeki 1 kişi hayatını kaybetti, 1 kişi de yaralandı. “

Gibi haberleri artık sıkça duymaktayız. Gazete haberlerine hem fiziksel hem de sözel şiddet türleri yansımaktadır. Ülkemizde çoğu sürücü trafikte gergin,sinirli,saygısız ve kural tanımaz bir biçimde hareket ediyor.  

Pek çok kişinin aracının torpido gözünde ekmek bıçağı, beyzbol sopası, muşta gibi aletlerin bulunduğu bilinen bir gerçektir. Üstelik bu tarz silahtan sayılan aletlerin bulundurulması kanunen suç olsa da maalesef ki üzerine yeterince düşülmüyor.  

Bu tarz durumlarda herhangi bir yaptırımla karşılaşılmaması istenmeyen olayların  yaşanma oranını artırmaktadır.  Şiddetin toplumca onaylanan bir davranış olması, kavga, kaba güç kullanma gibi bazı erkeklik özelliklerine toplumca onay verilmesi, eril değerlerin sonucu olarak erkek sürücülerin trafiği diğerlerine üstün gelme alanı olarak görerek, trafiği bir yarış alanına dönüştürmesi de şiddet içerikli olayları etkilemektedir.

Tüm bu hususlar bir bütün olarak ele alındığında mevcut durumun önüne geçebilmek ve trafik güvenliğini sağlayabilmek adına, kanuni mercilerin bu tarz durumlarda faillere cezasızlık politikası uygulamaması, özellikle fiziksel şiddete başvurulduğu zaman yaptırımının geciktirilmeden uygulanması hepimiz için önem arz etmektedir.