10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü… Birçok kişi için sadece takvimde bir hatırlatma, belki birkaç güzel söz ve teşekkürden ibaret olabilir. Ama biz gazeteciler için bu tarih, başka bir anlam taşır. Her gün yazmaya başladığımızda, her haberin peşinden koşarken, gözümüze takılan her ayrıntıya dikkat ederken, aslında hep bir yoldayız. Bu yol bazen zorlayıcı, bazen acı verici, bazen de sessiz ve yalnız. Ama her zaman gerçeği arayarak, yazılarımızla insanlara bir şeyler katmaya çalışarak… Hep bir adım daha atmaya gayret ediyoruz.
Gazetecilik, sadece bir meslek değil; adeta bir hayat biçimi. Birçok kişi, gazeteciyi "sürekli haber peşinde koşan, hızlı, pratik" biri olarak görür. Evet, belki de öyledir, çünkü çoğu zaman hızlı olmak zorundayız. Ancak hızın içinde kaybolan, unuttuğumuz en önemli şey aslında, her yazının, her haberin, her cümlenin bir duygu, bir düşünce ve bir sorumluluk taşıyor olmasıdır. Bir gazeteci, ne yazık ki her zaman bir başkasının hayatına dair hikayeleri yazmakla meşgulken, çoğu zaman kendi hikayesini yazmayı unutur. Ama bazen, kalemi eline aldığında, parmakları tuşa her dokunduğunda, o satırlarda kendisini bulur. Ve bilirsiniz, gazeteci olmak demek, bazen kendi hayatını başkalarının gölgelerinde kaybetmek demektir.
İçinde yaşadığımız bu dünyada, her şey hızlıca değişiyor, olaylar peş peşe geliyor, toplumu sarsan gelişmeler hızla takip ediliyor. Bu denklemin içinde, doğruyu aramak, gerçeği ortaya koymak, bazen insanın kendi güvenliğini riske atmasını gerektiriyor. Bazen, doğruyu yazarken gelen tehditlerle yüzleşiyorsunuz, bazen işinizin hakkını vermek için ailemizden, sevdiklerimizden fedakârlık yapıyorsunuz. Her gün bir başka macera, bir başka mücadele, bazen gözyaşı bazen de zaferle bitiyor.
Herkesin görmek istemediği, duymak istemediği gerçekler vardır. İşte gazeteci olmak, bu "gerçekleri" bulup insanlarla paylaşmak için yıllar boyu süren bir cesaret gerektirir. Ne kadar karanlık olsa da, hep ışığı aramak; ne kadar zorlu olsa da, gerçeği yazmak… Ve bazen sadece “gerçek” ile yetinmek gerek. Çünkü gerçek, her şeyin ötesinde durur.
10 Ocak, her gazetecinin kalbinde bir tını bırakır. Bu sadece bir kutlama günü değil, aynı zamanda bu zorlu mesleği yaparken omuzlarımıza yüklenen sorumluluğu bir kez daha hatırlama, kendimize teşekkür etme günüdür. Bazen sadece bir kelimeyle, bir haberle, bazen de bir cümleyle insanların hayatını değiştirebiliyoruz. Bunu yapmak, hiç de kolay değil. Ama bizler, her gün o zorlukları göğüsleyerek, doğruyu yazmaya, toplumun sesini duyurmaya devam ediyoruz.
Bu gün, sadece bizim için değil; halkımız için de bir hatırlatmadır. Gazeteci, yalnızca bir iş yapmakla kalmaz; o, toplumun aynası, sesidir. Onların sesini duyurur, haklarını savunur, doğruyu bulur ve anlatır. Her gün, her haber, bir mücadeledir. Kimse bunun farkında olmayabilir, ama gazeteci, her gün hayatına bir parça daha katarken, bir parça daha kaybeder. Ve buna rağmen, bir sonraki gün yine aynı inançla yoluna devam eder. Çünkü gerçeği bulmak, her şeyden önce insanın vicdanına yazılacak en büyük başarıdır.
Bugün 10 Ocak’ta, mesleğimize olan saygıyı, emeğimize olan minnettarlığı bir kez daha hatırlamak istiyorum. Bizler, toplumların hafızasıyız. Ve unutmayın, bizler susmadıkça, her zaman doğruyu söylemeye devam edeceğiz. İyi ki bu mesleği seçtim, diyorum bazen. Fakat her şeye rağmen, bu yolculuğu yapmak, her anında değerli.
Herkese minnettarım, herkesin de gazetecilerin yanında olmasını temenni ediyorum. Bugün, gazetecinin sesi daha da gür çıksın, diye…
Yorumlar
Kalan Karakter: