Yıl sonları, geriye dönüp bakmak, geçen zamanı değerlendirmek için en elverişli dönemlerdir. Gazetecilik mesleğinin dinamik yapısı, bana her gün bir yenilik, bir haber sunarken, aynı zamanda bu haberlerin Türkiye’nin sosyal, ekonomik ve politik dokusuna nasıl işlediğini de düşünmeyi zorunlu kılıyor. 2024’ü geride bırakırken, şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Türkiye, büyük bir sınavdan geçti ve bu sınavda kazananlar kadar kaybedenler de oldu. Ancak, her kayıp, birlikte bir şeyler öğrenmeye, birbirimize tutunmaya ve yeniden başlama cesaretini bulmaya vesile oldu.
Depremin Göğsümüzdeki Yarası
2024, Türkiye için yine bir felaketin yılıydı. 2023'ün başında Kahramanmaraş merkezli büyük deprem, yaralarını sararken, 2024 de aynı acıyı ve kaybı hisseden, ama aynı zamanda iyileşme yolunda ilerleyen bir toplumun yıl dönümüdür. Hatırlatmak gerekirse, Türkiye’deki en büyük doğal afetlerden biri olarak tarihe geçen bu deprem, yalnızca fiziksel altyapıyı değil, aynı zamanda ruhsal yapıyı da sarstı. 2024’te, ülke genelinde başlatılan iyileştirme süreçlerine rağmen, o yıkımın izlerini silmek kolay olmadı.
Ancak deprem bölgesindeki dayanışma ve azim, Türkiye’nin en karanlık günlerinde bile ışık oldu. Depremin ilk anından itibaren gösterilen olağanüstü çaba, yalnızca devletin değil, sivil toplum kuruluşlarının ve her bir bireyin katkılarıyla büyüdü. Öne çıkan isimlerden biri, Kayseri Valisi Gökmen Çiçek’ti. Kayseri, deprem bölgesine en yakın illerden biri olarak büyük bir sorumluluk üstlendi. Vali Gökmen Çiçek, sadece yöneticilik değil, liderlik vasfını da gösterdi. Kayseri Valisi, deprem bölgesine sevk edilen yardımların koordinasyonunda büyük bir azimle çalıştı. Özellikle bölgedeki ilk günlerden itibaren sahada aktif olarak bulunarak, acil yardımların hızlı ve etkili bir şekilde ulaştırılmasında öncü oldu. Gökmen Çiçek, afet yönetimi konusunda bir yönetici olarak sadece Kayseri'yi değil, afet bölgesindeki diğer illeri de bir araya getirerek, tüm ülkenin toparlanmasında önemli bir rol üstlendi.
Her anı ile cesaret ve umut aşılayan bir duruş sergileyen Vali Çiçek, bölgede adeta bir “saha lideri” gibi çalışarak hem lojistik destek sağladı hem de kayıpların ardından insanların moralini yüksek tutmaya gayret etti. Çiçek’in bu çabası, sadece Kayseri’nin değil, Türkiye’nin dört bir yanından gelen gönüllülerin de katkı sağladığı büyük bir dayanışma örneği haline geldi. Depremzedelerin geçici barınma, gıda ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasında gösterdiği çaba, Kayseri halkının da takdirini topladı. Vali Çiçek’in bu özverili çalışmaları, hem yerel yöneticilik anlayışını hem de kriz anında liderliğin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Siyasi Çalkantılar ve Toplumsal Ayrışmalar
2024, seçim yılıydı. Ve Türkiye'deki siyasi gerilim, halkın tercihlerinden çok daha fazlasını gösterdi. Seçimler, sadece kimin hükümette olacağına karar vermedi. Aynı zamanda, toplumun ortak değerlerine, kimliklerine ve algılarına dair derin bir sorgulama süreci başlattı. Biz gazeteciler, bazen kutuplaşmanın, bazen de ortak aklın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdik.
2024’te en çok tartıştığımız konu, sadece politikacılar değil, medyanın da duruşuydu. Bir ülkenin demokratik yapısında, medyanın rolü ne kadar önemliyse, medya mensuplarının da bu sorumluluğu bilerek hareket etmesi gerektiğini unutmadık. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü… Hepsi, halkın doğru bilgiye ulaşmasının teminatıdır. Bu yıl, özgür medya ve bağımsız gazeteciliğin ne kadar kritik olduğunu daha derinden hissettik.
Ekonomik Zorluklar ve Hayat Mücadelesi
2024, ekonomik anlamda da zorlayıcı bir yıl oldu. Enflasyonun artışı, döviz kurlarındaki dalgalanmalar, işsizlik ve geçim sıkıntıları… Her biri, toplumun farklı kesimlerinde derin etkiler bıraktı. 2024’ün başında hükümetin aldığı ekonomik önlemler, zamanla halkın cebine yansıyan zorluklarla karşılaştı. Ancak buna rağmen, bir Türkiye gerçeği de vardı: İnsanlar, zor şartlar altında bile dayanma gücünü bulabiliyorlardı. İşçi, emekçi, esnaf, çiftçi… Herkes, bir şekilde yeni yılı umutla bekliyor, hayatına devam etmeye çalışıyordu.
Gazeteciliğin, bir anlamda "gözlemci" rolü, 2024’te bana şunu öğretti: Ekonomi sadece sayılarla ölçülen bir şey değil, aynı zamanda insani bir dramdır. Enflasyonun, fiyat artışlarının gölgesinde, insanların yaşam mücadelesi her geçen gün daha da belirgin hale geldi. 2024’ün sonunda, bu dramın izleri hala taze.
Yeni Yıl, Yeni Bir Başlangıç
2024’ü geride bırakırken, Türkiye’nin, yeniden toparlanmak için büyük bir yolculuğa çıktığını kabul edebiliriz. Acıların, kayıpların ve zorlukların ardından, hepimiz bir şekilde yeniden var olmanın yollarını arıyoruz. Bu, sadece bireysel bir mücadele değil, toplumsal bir yeniden doğuş, bir kolektif iyileşme süreci.
Yeni yıl, yeni bir başlangıçtır. Hepimizin hafızasında, 2024’ün izlerini taşıyan anlar olacak. Ama unutmayalım, her yılın sonunda, sadece geçmişe değil, geleceğe de bakmalıyız. Türkiye, 2025’te belki daha güçlü, belki daha olgun bir toplum olarak yol alacak. Her geçen gün, umut ve inançla yeniden doğacak. Biz gazeteciler de bu sürecin parçası olacağız. Türkiye'nin tarihine tanıklık ederken, aynı zamanda daha iyi bir gelecek için yol göstermeye devam edeceğiz.
Yeni yılın, tüm ülkemize sağlık, huzur ve barış getirmesini diliyorum. 2025’te, ülkemizin ve halkımızın, daha güzel bir Türkiye için el birliğiyle attığı adımların, umutla dolu olmasını temenni ediyorum.
Yeni yılınız kutlu olsun!
Yorumlar
Kalan Karakter: