Ben 1998 yılında İstanbul’a gittim. Ve İstanbul’da 10 yıla yakın ulusal tv lerde çalıştım ve 2005 yılında evlendim sadece ve sadece eşim ve ailem için ve evliliğe bakış açımdan dolayı çok güzel yerlere gelmişken yine söylüyorum sadece İstanbul’da adam gibi yaşanamıyacağını anlayınca evlendikten sonra dönmeye karar verdim.
Ama Kayseri’ye geldiğimde bıraktığım gibi buldum mu? Tabiki hayır. Ama çok güzel dostluklarım oldu mu? Evet.
Benim hiçbir zaman siyasi bir durumum olmadı. Ama tabikide bende T.C. vatandaşıyım benimde fikirlerim, benimde doğru ve yanlış dediğim şeyler var.
Kayseri protokolünden iki büyüğüme ayrı bir sevgim oluştu, ikisinin de siyasi partieri birbirinden farklı da olsa duruşlarını hep taktir ettim.
Evet kimdi? bu iki adam.
Bunlardan biri Kocasinan Belediye Başkanı Sayın Ahmet ÇOLAKBAYRAKDAR diğeri ise İYİ Parti Kayseri Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi ve Grup Başkan Vekili Kazım YÜCEL.
Nedeni ben ikisinin de üsluplarının çok babacan ve cana yakın olduğunu görüyorum.
Mesela Kazım Yücel’in tüm yaptığı eleştirilerde konuşma üslubuna ve kibarlığına lütfen bir bakın.
Kocasinan Belediyesi’nin personeline gelince, tüm birimlerini bilemem ama ben basın yayın birimindeki tüm kardeşlerimi tanırım müdüründen tutunda o birimde çalışan tüm kardeşlerimi bilirim, yolum düştükçe de bir merhaba derim ve çok güzelde ağırlarlar. Ve tabiki de bir bardak çaylarını içerim. Buradan basın yayında çalışan tüm kardeşlerimi çok takdir ettiğimi ve ayrıca Başkan ÇOLAKBAYRAKDAR’A layık bir ekip olduklarını söylemek isterim.
Bunu neden söyledim personel çaya tabiki de para veriyordur ama ben bunu hiç sezmedim.
Ama şunu açık yüreklilikle söylemek isterim ki Başkan Ahmet ÇOLAKBAYRAKDAR demek ki güzel hizmetler yapıyor ki birileri vuracak bir yer bulamayınca çay hesabına düşmüş.
Hiçbir şey bulamayınca çay hesabına düşenler kadar bu hesabı o kurumun içinden ona verenler öncelikle yedikleri kapa etmemeyi öğrenecekler.
Tek hazmedemediğim bir kurumda çalışırken o kurumun içindeki her hangi birşeyi bir insan dışarı aktarıyorsa bundan sadece ve sadece art niyet ararım. Ve böyle insanlar bence evine götürdüğü ekmeği hak etmiyordur.
Kardeşim eğer çalıştığın işi ve kurumu beğenmiyor yanlış olduğuna inanıyorsan bir atasözü vardır. ‘’ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin’’ bu kadar basittir bu iş.
Yıllardır insanların sırtında asalak gibi yaşayanlar ve bazı mecraları kendilerine verilen bir imtiyaz veya kalkan gibi görenler kime nasıl ve nereden vuracağım derdindeler fakat karşılaştıklarında ilk el pençe divan duranlarda yine onlardır. ...Türkiye’de olduğu gibi Kayseri’de de düzen bu şekilde ise bende bu düzene uymadan yazmaya devam edeceğim ve gerekirse bu tarz yazanların ipliğini pazaraçıkaracağım.
Şimdilik bu kadar, şimdilik bu kadar diyorum çünki 1994 yılında başladığım basın ve tv sektöründe 10 yılını da İstanbul piyasasında geçirmiş bir kardeşiniz olarak doğal olarak bende de biriken çok şeyler var.
Artık bunları yavaş yavaş boşaltma zamanı geldi de geçiyor bile.
Şimdiye kadar sustuysam korktuğumdan değil, özellikle birileri benim korkmayacağımı çok iyi bilir.
Usta Ozan Aşık SEFA-İ derki
Dergahı şah olan Taptuk Gönlüne
Varmayan yollarda olur mu Yunus,
Tek bir ses ile seher vaktinde
Esmiyen yollarda olur mu Yunus.
Namert insanların gece düşünde
Haram sofralarında ekmek aşında
Suları kurumuş pınar başında
Turnasız göllerde olur mu Yunus
Kibirli gönülde, görmeyen gözde
Kırılmış kabukta, bozulmuş özde
Destursuz mekanda, manasız sözde
Şükürsüz dillerde olur mu Yunus.
Fitnede, fesatta, yuva bozanda
Ham olanı pişirmeyen kazanda
Ustasız aşıkta, cahil ozanda
İnançsız tellerde olur mu Yunus.
Aşık Sefa-i'yem anında ara
Yanında, canında, kanında ara
Aşk Ocağında yananda ara
Savrulan küllerde olur mu Yunus.
Kalın sağlıcakla
Yorumlar
Kalan Karakter: