Peki değişen ne oldu?
Bu habere konu olan bir hasta yakınının hastasına yapılan müdahale.
Peki kim bu hasta?
Hayati Ağaşe. Hayati Ağaşe, Araştırmacı Yazar Çetin Ağaşe ve gazeteci Yusuf Ağaşe' nin babası.
Hayati bey hayatı boyunca devletine hizmet etmiş bir Emniyet mensubu. Meslek hayatı boyunca hayatını birçok kez riske etmiş gerçek bir vatansever. Evet bir çoğumuzun adını bile bilmediğimiz vatan sevdalılarından biri. Emniyetten emekli olmuş, emekli maaşından başka bir geliri olmayan, hayatını vatan ve millete vakfetmiş bir vatan kahramanı.
Hayati bey gibi bir kahramanın tam teşekküllü bir hastanede hem de Şehir Hastanesinde başına gelenleri kısaca anlatalım.
Hayati bey, kalbinde 4 stent olan, 3 kez kalp krizi geçirmiş, üç kez yoğun bakımda yatan bir hasta. Yani anlayacağınız hayatını ilaçlar ile idame ettirmeye çalışan biri.
Baş dönmesi ve bayılma nedeniyle Şehir Hastanesi'ne gidildiğinde, "Tansiyona bağlı bayılma olabilir" diye taburcu edildi. Eve gelen hasta birkaç kez daha aynı şikayetler ile hastaneye gidildiğinde rica minnet hastanın yatırılması en azından doktor kontrolünde olması talep edildi. Üç gündür hastanın yaşadığı olağanüstü durumdan dolayı bir gece hiçbir müdahalede bulunmadan bir sonraki gün taburcu edilmişti. Bir önceki gün gidişinden ve taburcu edilmesinden ötürü kalbinin durması sonucu ambulans ile apar topar Şehir Hastanesi’ne kaldırıldı. Yaklaşık 30 dakika kalbi duran hasta hayata döndürülmüş ancak beynin %50’si oksijen gitmediği için tahrip olmuştur. Kısaca hayatını devlete ve millete hizmetle geçmiş bir vatan kahramanının düştüğü durumu anlayabildiniz mi?
Hastanın yatışını yapan doktor Ö.Ş "Aslında yatışına gerek yoktu ancak Başhekimin ısrarıyla yatırdık" diyebilme cüreti göstermiş ve ertesi gün taburcu edilmesine izin vermiştir. Yukarıdan gelen talimatla rica minnet yatırılan hastaya hiçbir tetkik ve muayene yapılmadığı hasta yakınları tarafından ısrarla belirtilmiştir.
Bu nasıl bir hastane işletmesi doğrusu akıl alır gibi değil. Acile gelen bir hasta ile ilgili sağlık geçmişinin görüldüğü halde "sadece tansiyona bağlı bir baş dönmesi" gibi basit bir sebeple taburcu edilmeye çalışılması bir skandal, bu hastanın ısrarla yatırılmasından sonra hiçbir tetkik yapılmadan ertesi gün taburcu edilmesi ise bambaşka bir skandal.
Konuyla ilgili hastanın oğlu Araştırmacı Yazar Çetin Ağaşe;
''Türkiye'nin birçok konuda gerçekten büyük ilerlemeler kaydettiği, hizmet ve teknolojide yapılan atılımlar gerçekten gurur verici. Ancak sağlanan bu imkanları idare eden, sistemin içindeki insanların doktorların mesela mesleklerinin gereğini yerine getirmemeleri yapılan tüm her şeyi anlamsız kılıyor. Bugün burada yoğun bakımda babam Hayati Ağaşe'den gelecek iyi bir haber bekliyoruz. Babamın sağlık durumu zaten kayıtlarda mevcut. Bu hastalıklara sahip bir vatandaşın bir şeyi yok diye taburcu edilmesi, ertesi gün rica minnet yatırılmasına rağmen hiçbir müdahale de bulunulmaması çok acı.
Bu görevi ihmaldir. Buradan sayın Cumhurbaşkanı'na, Sağlık Bakanı'na ve tüm yetkililere sesleniyorum. Siz her türlü altyapı ve imkan sağlasanız da sistemi ayakta tutanlar, onu işletenler görevlerini yapmıyor. Dolayısıyla siz bu millete ne kadar hizmet ederseniz edin aşağıdakiler işini yapmaz ise bir anlamı olmaz.
Umarım görevini suistimal edenlerle ilgili gerekli soruşturmayı başlatırlar. Konuyla ilgili yasal mercilerde hakkımızı arayacağız. Bu vesileyle tüm hasta yakınlarına sabır diliyorum.'' dedi.
Geçen hafta tüm medyada bu haber yayınlandı.
Ve biz babamızı bu haberden bir gün sonra kaybettik. Şu anki yaşadıklarımı babasını kaybedenler daha iyi anlayacaktır.
Hiçbir şeyi yok diyerek yatırmadıkları babamı kendi elimle morgdan alıp, kendi ellerimle yıkayıp yine kendi ellerimle toprağa verdim.
Bir şeyi yok dedikleri babamın 6 ay önce beynine pıhtı atıyor ve sağ gözünü kaybediyor. Öncesinde 3 defa kalp krizi geçiriyor 4 stent takılıyor, vefat etmeden önce 4 gün üst üste başı dönüyor, düşüyor ve bilinç biran gidip sonrasında kendine geliyordu. Biz de alıp hemen hastaneye götürüyorduk hem de ambulansla 3 gün boyunca sürekli aynı sebepten dolayı götürdük ve hiçbir şeyi yok deyip geri yolladılar. Sonrasında artık İl Sağlık Müdürümüz Ramazan Benli'yi aradım ve sağ olsun hemen sorunumuzla ilgilendi. Başhekim İlhami Çelik’i aramamı söyledi. Başhekimde bizimle ilgilendi ve babamı başhekimin ricasıyla yatırdılar. Benim babamı yatırılmasını istememdeki amacım 3 gündür yaşadıklarımızı birde orada görsünler ve müdahale etsinler, bütün derdim endişem buydu.
Cumartesi gecesi kardiyoloji servisinde yattık babamla, sabaha kadar hiçbir şey yapılmadı ilaç dahi verilmedi. Pazar sabahı iki doktor geldi, gece doktoru diğer doktora nöbet devrederken bizim yanımızda aynen şunları söyledi “Amcanın aslında bir şeyi yok ama başhekim rica ettiği için yatırdık!”
Diğer doktor babama “Amca senin bir şeyin yok ben senin kendi ilaçlarına bir de tansiyon ilacı ekleyeceğim 1 hafta sonra da nöroloji ve kardiyolojiye gel” dedi. Babam tekrar ''Oğlum benim birden başım dönüyor nerede olursam olayım biri sanki kafama yumruk vuruyor sonra birden düşüyorum, bir an bilincim gidiyor sonra kendimi hastanede buluyorum.” dedi ve daha sonra doktor “Tamam amca şimdilik bir şeyin yok” diyerek aynı gün öğle saatlerinde babamı taburcu etti.
Pazartesi sabahı ben iş yerindeyim, telefonum çaldı abim telefonda bağırıyordu ağlayarak çabuk yetiş babamın kalbi durdu, nabız yok ambulans geliyor dedi. Nasıl, ne kadar süre de gittiğimi hatırlamıyorum ama gittiğimde babama hala elektroşok yapılıyordu ve babamın kalbi çalışmıyordu. Bir süre sonra doktorlar kalbi çalıştırdıklarını söylediler ama beyine oksijen gitmediği için beynin büyük derecede zarar görmüş olabileceğini dile getirdiler.
Ve babam sonraki 2 gün sürekli makineye bağlı olarak uyutularak yaşadı.
Çarşamba günü öğlen babamın yanına girdiğimde artık uyutmuyorlardı, doktorlar konuşmaya çalış dediler. Bende baba beni tanıyor musun dedim gözlerini evet der gibi açıp kapattı, Babam elimi sık dedim hafif sıkabildi. Sonrasında çıktım odadan. Baban artık kalbi durmazsa böyle yaşayacak dediler, razıyım dedim ve son durumu hemen abime anlattım oda mutlu oldu. Akşam saat 20.30 gibi Tv Kayseri'nin teknik müdürü dostum Mehmet Öztürk ziyaretime gelmişti abim ve eniştem otururken telefonum çaldı hastaneden aradılar ve babamın kalbinin durduğunu, onu kaybettiğimizi ve kendisinin morgta olduğunu söylediler.
Benim için hayat orda durmuştu, sandalye masa ne varsa devirdim, nereye gideceğimi bilemedim, babamın yanına yoğun bakıma mı çıksam, yoksa morga mı insem, eve mi gitsem bilemedim.
Ama tek bildiğim şey bir şeyi yok dedikleri babamı kendi ellerimle İldem mezarlığına koyup geldiğim.
Evet vakti saati geldi ve babam gitti, ben sadece işin şurasındayım, Ben İl Sağlık Müdürünü arayabiliyorum, Başhekimi arayabiliyorum peki ya arayamayanlar ne yapacak?
Kayseri Şehir Hastanesinin yorumunu sizlere bırakıyorum, ama ben her gün yazacağım şehir hastanesi doktorlarının nasıl vurdumduymaz olduklarını, uzman değil sadece asistan doktorların müdahale ettiklerini, hatta edemediklerini yazacağım.
Evet babam geri gelmeyecek ama oraya gelen o kadar hastanın da bunu hak etmediğini her gün yazacağım.
Sakın hasta olmayın ki Şehir Hastanesine düşmeyin.
Sağlıcakla kalın…
Yorumlar
Kalan Karakter: