Haber dünyasının hızına ayak uydurmak, her an değişen gündemi takip etmek, bazen insanı yorabiliyor. Sürekli bir koşuşturma, sayfa sayfa yenilenen bilgiler, her köşe başında bir gelişme… Bugün, biraz ara vermek istedim. Gündemin dışına çıkarak, sadece hayata dair bir şeyler yazmak, belki de birkaç satırlık bir duraklama yapmak. Çünkü gazeteciliğin koşturmacasında, bazen en basit ama en derin soruları bile unutur hale geliyoruz. Ve belki de bu, biraz durup düşünmek için en doğru zaman.
Kul Sıkışmayınca Hızır Yetişmezmiş: Bir Hayat Dersi
Hayat, çoğu zaman beklenmedik anlarda, en zorlayıcı ve en karanlık zamanlarda anlamını bulur. "Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş" derken, aslında bir gerçeği hatırlatırız kendimize: Zorluklar, bazen yolun ortasında bir dönüm noktası yaratır. Tıpkı göğün en karanlık anında bir yıldızın en parlak şekilde parlaması gibi, dert ve sıkıntılar da insanın ruhunu bir şekilde dönüştürür.
Hızır, halk arasında her zaman zor zamanlarda, umutsuz anlarda yetişen bir kurtarıcı, bir el uzatıcı olarak bilinir. Herkesin kendi Hızır’ı vardır; bazen bir arkadaş, bazen bir öğretmen, bazen de bir yabancı... Ama Hızır’ı görmek, onun yardımına erişmek için önce içsel bir sıkışmışlık, bir çaresizlik duygusu gerekir. Ve işte o anda, bir mucizeyi fark edersiniz.
Ama bu, sadece bir tesadüf değildir. Belki de hayat, bizi derin bir kuyunun dibine kadar indirir ki, orada bir şeyler öğrenelim. O an, o sıkışmışlık anı, gerçekte bir fırsatın başlangıcıdır. Eğer her şey düzene girse, hayat bu kadar değerli olur muydu? Eğer her şey yolunda gitse, başarılar ne kadar anlamlı olurdu? Zorluklar, aslında içindeki büyüme potansiyelini açığa çıkaran bir tuzak gibidir. İşte o tuzakta sıkıştığınızda, en beklenmedik anlarda bir çıkış yolu bulursunuz.
Birçok insan, hayatı sadece rahatlık ve kolaylık içinde arar. Ama gerçekte, zorlandığınızda, kendinizi her şeyden daha güçlü hissedersiniz. Çünkü gerçek güç, sıkıntıların içinden çıkabilme yeteneğinde yatar. Zorluklar, hayatın size sunduğu en değerli hediyelerdir; her birinin içinde sizi bir adım daha ileriye taşıyan bir ders bulunur.
Elbette ki bu yazıyı okurken, bazılarınız belki de "Hayatın bu kadar zor olduğunu hissetmiyorum" diyebilir. Belki de sizinki, yavaşça ilerleyen, ama her adımında huzurlu olan bir yolculuk. Ancak unutmayın ki, her birimizin yaşadığı hayat farklıdır. Kimi, zorlukları en derin kuyularda hisseder, kimi ise daha hafif engellerle karşılaşır. Ama her birimiz, Hızır’ın elini bir şekilde hissederiz – ya da ona inanırız, umudumuzu kaybetmediğimiz sürece.
Ve belki de hayatın en güzel yönlerinden biri de bu: Hızır, her zaman bir yerlerde var olur, ama onu görmek, ona ulaşmak, onun yardımını hissedebilmek için bazen zorlanmak gerekir. Çünkü insan, en derin karanlıklarında bile, bir ışığa doğru yönelme gücünü bulur. O ışık belki de Hızır’ın ta kendisidir.
O yüzden, sıkıştığınız anlarda, derin bir nefes alın ve bilin ki: Hızır hep yanınızda. Sadece ona ulaşmak için, biraz daha sabretmeniz gerekebilir.
Kalın Sağlıcakla...
Yorumlar
Kalan Karakter: