Evet yıllar önce Gazeteci Ağabeyim Çetin Ağaşe'nin Kayseri özelinde yaptığı analiz yazısını tekrar sizlerle paylaşmak istedim. Paylaşmak istememdeki amaç ise önceki köşe yazımda belirttiğim AK Parti Kayseri A.Ş. yazısında anlatmak istediğim durumların aslında Kayseri tarihi boyunca yaşandığı ve bu konuda Elit Azınlık, İç Kale, Yillisi, Köylüsü ayrımlarının derinden hissedildiği bir şehrin röntgeniydi aslında.
Dünyanın şehirleşmesi ile ilk çağlardan bu yana şehrin güvenliği için Surlarla çevrilmiştir. Sur şehirde yaşayanların güvenliğini sağladığı gibi ticarete ve el sanatlarına da merkez olmuştur. Ticaret ve zanaatkarların mesleklerini icra etmesiyle de finansal merkez halini almıştır. Kaleye hakim olan ticaret ve zanaatkarlara dolayısı ile finansa hakim olurdu.
Dünyada bilinen tüm Surlarla çevrilmiş şehirlerin pek azında İç Kale inşa edilmiştir. Başta TAPINAK ŞOVALYELERİ olmak üzere özellikle o şehirde yaşayan şehrin ELİT AZINLIĞI kendini toplumdan izole etmiş, aynı zamanda dış sur içindeki halkın üzerinde bir baskı oluşturmuş, toplumsal ve ekonomik stratejilerde İÇ KALE de belirlemiştir. İÇ KALE de Kral ve Krala yakın seçkin zengin aileler yaşardı.
Gelelim günümüze…
Ortaçağdan günümüze kalan yukarıda bahsettiğimiz Şehirlerden birisidir Kayseri. Adını Kral Kayzer den alan zengin ve kadim bir şehir. Kayseri tarihini Hittilerden, Romalılardan, İlhanlılardan başlayarak uzun uzun anlatmayacağım. İsteyenler birçok kaynaktan bu bilgilere ulaşabilir. Benim vurgulamak istediğim Ortaçağ perspektifinden günümüzün Kayserisinin siyasal, ekonomik, sosyolojik, psikolojik analizidir. Bir dönem Kayseri'de yaşadığım için, ortaçağ şehirleri ve Kayserinin çarpıcı benzerliklerini paylaşmak istedim. Kayseri DIŞ SURLARI içinde yaşayanlar kendilerini “YERLİ” diye tabir eder. Bu YERLİ ler bölgenin en güçlü esnaf, zanaatkar ve ticaret erbaplarıdırlar. Sur dışından gelen KÖYLÜ lerin getirdikleri mal ve ürünler burada alınır ve satılır. Köylülerde ihtiyaçlarını sur içindeki Yerli esnaftan temin eder. Şehir büyüdükçe ve zaman ilerledikçe de bu durum pek değişmemiştir. Sur içi YERLİ esnafı daha da zenginleşmiş. Üretim ve Ticaret alanlarındaki MUTLAK HAKİMİYET lerini iyice pekiştirmiştir. Sur dışından, yurt içinden yada yurt dışından üretim yapmak isteyenler Sur içindekilerin menfaati olmaksızın iş yapabilmeleri imkansızdır.
Birde İÇ KALE de yaşayan MUTLU AZINLIK vardır. Bunlar Sur içindeki YERLİLERİ koordine eder. Sur İçinde kim ne işle uğraşacak, kim siyasetle ilgilenecek, dini cemaatler, kim sivil toplum örgütlerini yönetecek… hepsi iç kalede planlanır. İç kale birkaç aileden oluşan Mutlu Azınlıktır. Sur içinde ne kadar zengin olursa olsun İç Kale den olma şansları yoktur. İç Kalenin mutlu azınlığı kendilerine “Biz Yerlisiyiz” derler, ancak onlar diğer Yerlilerden daha Yerlidir! Ulusal ve Uluslararası tahmin bile edilemeyecek ilişkiler bağlantılar hep İç Kale den yapılır. Belediye Başkanları İç Kaledeki Mutlu Azınlık tarafından belirlenir. Tayin ile gelen bürokrat ve yetkililer itaatkar değil ise anında başka bir yere tayini çıkarılır. Odalar, Basın Yayın organlarının tamamı, Belediyeler, Bürokrasi, Dernekler, Yardım Kuruluşları, Siyasi Partiler ve hatta mafya organizasyonları hep İÇ KALE nin kontrolündedir. İÇ KALE nin mutlu azınlığı dünya ve Türkiye siyasetini yakından takip eder. Hiçbir ideolojileri yoktur. Siyasi konjoktrü iyi koklarlar. İktidar partisinin ilk seçimde kaybedeceğini anladıklarında (Uluslararası bağlantılarından aldıkları tüyolarla) olası kazanacak siyasi partiyi hemen bir şekilde kontrolleri altına alarak ilk seçimlerde iktidara yakın pozisyonlarını alırlar. Sur içindeki yerlilerle birlikte bir şekilde KÖYLÜ lerin siyasi tercihlerini yönlendirirler. Kayseri yakın siyasi geçmişine bakıldığında bu daha net görülecektir. Şehrin çıkardığı milletvekilleri hangi parti olursa olsun İÇ KALE nin kontrolündedir. Hisarcık ilçesinde bulunan Bağ evlerinde (villa) toplanan DERİN KAYSERİ nin içinde İÇ KALE nin Mutlu azınlığından birkaç kişi mutlaka vardır ve o kişiler hep baş köşede oturur, onların sözünün üstüne söz söylenemez. Söyledi diyelim anında AFOROZ edilir. İşadamı, ticaret erbabı ise bir şekilde işleri bozulur. Bürokrat ise (konuşturulmaz, adam yerine bile koyulmaz) olaki konuşturulur, muhalif olduğu hissedilir ise “yandı gülüm keten helva”.
İÇ KALE'nin EFENDİLERİ'ne muhbirlik eden YERLİLER (hepsini kastetmiyorum), onlara itaatleri ve sadakatleri nisbetinde onurlandırılır. Bağ evinin önüne kadar asfalt dökülür, oğlu - kızı okul bitirmişse hemen bir kuruma yerleştirilir. Arsası varsa imara sokulur, imarlı ise inşaat oranı artırılır. İÇ KALE nin gözüne girebilmiş, onların kirli işlerini tam bir sadakat ve gizlilikle yapan her kim olursa olsun ödüllendirilir. (Bu işleri yapanlar, olası sızmalara karşı Kayserili olmayanlardan tercih edilir) Kayseri Yerlileri şehir içinde hep bir mahallede hatta mümkünse aynı binada, sitede oturur. Yerli olmayanlar ile komşu olmaya başladıklarında yeni bir cazibe merkezi oluşturarak oraya yerleşirler. Bugün Kayseri de paranız olduğu halde satın alamayacağınız, oturamayacağınız daireler mevcuttur. Satılık bir dairede olsa köylü yada yabancı iseniz size satılmaz. Satılık daireye de satılık ilanı verilmez. Kendi aralarında alır verirler. Köylü ve yabancıların cenazeleri Hunat Camiinden, Yerlilerin cenazeleri Cami-i Kebirden kalkar. Camileri bile farklıdır. Cenazelerin defin yerleri bile farklıdır. Şehir Mezarlığının 1. Kapısına köylü yada yabancı biri defnedilemez. Paranız olsa da mezar alamazsınız. Oraya ancak Şehrin YERLİLERİ defnedilir. Çünkü onlar ayrıcalıklıdır. Yaşarken de, camide de, mezarda da birliktedirler. Yerlilere yada İÇ KALE nin EFENDİLERİ ne hizmet edenler bu ayrıcalıktan faydalanamaz. Maddi durumu yada kariyerinin hiçbir önemli yoktur.
KAYSERİ tarihi ve demografik yapısı incelendiğinde Ermeni, Rum, çok az da olsa Yahudi aile olduğu görülecektir. Bu ailelerin bir kısmı mübadele ile yurt dışına gönderilirken bazı ailelerde isimlerini, dinlerini değiştirerek yaşadıklarını görürüz. Kurtuluş savaşında Müslüman Türk aileler erkeklerini cepheye gönderdiğinde Gayrı Müslim aileler ticaret ve zanaatte inisiyatifi ellerine geçirmişlerdir. İşte o günlerde İÇ KALE nin EFENDİLERİ olmuşlardır. EFENDİLERE muhalefet eden bir oluşum bile olsa hemen Kayserinin Yerlileri oluşan muhalif cephede en ön safta yer alarak muhalefeti bile kontrol etmektedirler. Derin Kayseri'ye muhalif olan STK ların başında yine Yerlilerin olması düşündürücü değil mi?
15 Temmuz hain darbe ve kaos girişiminden sonra yürütülen FETÖ operasyonlarında Bylock kullananlar tutuklanırken, FETÖ terör örgütüne yardım ve yataklık yapanlar tutuklu ve cezaevindeyken, aynı suç ve delillerden alınan insanlar ellerini kollarını sallaya sallaya rahatça gezindiklerini gerek basından gerekse Kayseri'deki dostlarımızdan öğreniyoruz. Aklınıza BOYDAK GRUBU gelebilir. Boydaklar YERLİ değildir. Hacılar ilçesindendir. Finansal güçleri ne olursa olsun feda edilebilirdi, edildi. Zaten BOYDAK Grubunun YERLİLERE rağmen bu kadar büyümesi ve zenginleşmesi EFENDİLERİ uzunca bir süredir rahatsız ediyordu. Oysa bir Oda başkanının FETÖ ilişkisi tüm Kayseri tarafından bilinmesine rağmen alel acele İNGİLTERE büyükelçisini evinde misafir ederek Fahri İngiltere Konsolosluğu zırhına alınması oldukça düşündürücüdür. Kayseri'nin oldukça büyük bütçelere sahip işletmelerine 15 Temmuz öncesi çöreklenen, 15 Temmuz sonrası FETÖ ile ilişkilerinden dolayı mal varlığına tedbir koyulan ve yurt dışına çıkış yasağı bulunanların hala aynı koltukları işgal etmeleri. FETÖ den soruşturma geçiren bürokratların hala görevlerine devam etmeleri DERİN KAYSERİ nin ve EFENDİLER in gücünü göstermektedir. Aynı DERİN KAYSERİ köylü! Bürokratları FETÖCÜ diye fişleyip yargının önüne atarak kendi FETÖCÜ lerini korumaya, kurtarmaya çalışmaktadır.
Kayseri Türkiye'nin göstergesidir. Aklıma Rahmetli Süleyman DEMİREL in bir sözü geldi; “Kayseri'de seçimleri kim kazanırsa Türkiye'de o kazanır” Bakalım Kayseri'de kim kazanacak. REİS ve ona inanan Ayağı Çarıklılar mı? İç Kalenin EFENDİLERİ mi? (Kayseri özelinde yaptığım bu analizin birçok Kayseriliyi rahatsız edeceğini biliyorum. Ancak ekser çoğunluk olan Kayserilileri ise düşündürecektir.)
Kalın Sağlıcakla... Not: Ağabeyim Çetin Ağaşe'nin yıllar önce yaptığı analiz yazısıdır...
Yorumlar
Kalan Karakter: