2010 yılı aralık ayında Kayseri Şeker fabrikasına devletimizin yargısı müdahalede bulundu. Bu süreçte Hüseyin AKAY kayyum heyeti başkanı olarak atandı. 2013 yılı haziran ayında Kayseri Pancar kooperatifi seçime girdi şu anki muhalif grubun desteği ile Hüseyin AKAY bu seçime girerek kazanıp seçilmiş başkan olarak görevine başladı. Özellikle 2011-2016 yılları arasında Fabrikaya ait İstanbul Bayrampaşa’da bulunan 44.000 metrekare arazinin satılması, Gaziantep’te bulunan 3 fabrikanın satılması, Güneş hastanesinin satılması, Türkiye’nin en büyük 2. Su fabrikası Pansu’nun satılması, petrol istasyonunun satılması, Seraların kapatılması gibi bir çok fabrikaya ait değerin satılması gerçekleşti.
Sebep ise hem fabrikanın yüksek borcu, hem de bu tesis ve fabrikaların sözde zarar etmesiydi. Lakin kayıtlarda mevcuttur kayyum heyeti fabrikayı devraldığında fabrikanın o gün ki güncel borcu 288 trilyon, depolarında bulunan şeker tutarı 450 trilyondu ayrıca fabrikanın çalışması devam ettiği için ortalama 200 trilyonluk daha şeker üretilecekti.
15 temmuz darbe girişiminden sonra fabrikaya sayısız polis operasyonu oldu. Yönetim kurulu üyeleri, genel müdürler, genel müdür yardımcıları, müdürler, şefler onlarca gözaltı, tutuklama ve bir çok ceza alan kişi oldu ve dosyası devam eden hala ceza alan bir çok kişi mevcuttur. Hüseyin AKAY’ın halen 3 soruşturmasının bulunduğu hatta kendisi ile aynı dosyada bulunan bir çok kişinin ceza almasına rağmen Hüseyin AKAY ve yönetimdeki bazı kişilerin hakkındaki soruşturmalar devam etmekte ama hala kovuşturma aşamasına geçilmemiştir.
2017 yılından itibaren fabrika bir çok değerinİ sattıktan sonra sürekli büyüyen bir borç sarmalına girdi. Öyle ki önümüzde ki günlerde açıklanacak bilançoda 9 milyar gibi borç açıklanması beklenmektedir. 2017 yılından bu tarafa fabrikanın borcu her yıl ortalama 3 kat büyüdü. Yönetim kurulu olarak 2021 yılında kendilerinin göreve getirdikleri Metin DEMİRCAN bir çok yolsuzluk ve usulsüzlüğe rastlayıp bunları savcılık makamları ile müfettişler ve kamuoyu ile paylaşarak istifa etti. Örneğin milyarlık gübre işleri ülkemizde ki esas üretici fabrikalara değilde merdiven altı şirketlere verilmesi, milyarlık tohum işlerinde tarihi geçmiş tohumlardan tutunda deneme tohumlarına kadar yüksek fiyattan alınıp çiftçiye verilmesi, hayali şeker satışları, mesela her yıl 3-4 milyarlık şekerin satılmayıp, depo kiralanıp aylarca depolarda bekletilip, bir çok maliyete katlanılıp %50’lere varan oranlarda kredi çekilip fakat bu kadar maliyete katlandıktan sonra her yıl aynı firmaya çok çok ucuza verilmesi gibi. Bazı personeller ve üst yöneticiye kadar fabrikada ki bir organizasyon düzenli olarak yolsuzluk yapmaktadır. Yapılan bu yolsuzlukları üzeri iç denetim başkanlığı tarafından kapatılmakta olup özellikle Metin DEMİRCAN sosyal medya hesabından yolsuzluğa ve usulsüzlüğe karışan personelleri deşifre ederken not olarak açıkladığı isimler için siz bunlara dokunamazsınız dokunursanız uyarısı ile deşifre ettiği kişiler olmakta deşifre edilen Kimi küspe çalmakta, kimi direksiyon simidi, kimi hayvan ithalatından milyonlarca EURO rüşvet almaktadır. Maalesef bu olayları dile getirenleri sosyal medyadan takip edenler işten atılmakta veya seçimlerde kendilerine muhalefet olan insanlara ve yakınlarına çeşitli zulümler yapılmaktadır. Kotaları kesilmekte, kredileri durdurulmakta, pancar ektirilmemekte, yakınları işten atılmaktadır. Öyle ki son 10 ayda sözde muhalif yakını diye 100’den fazla kişi işten atılmış durumda.
Bölgemizin bir değeri olan ve ehil ellerde bölgemiz için on binlerce istihdam oluşturacak, bölgemizi şaha kaldıracak Kayseri Şeker A.Ş. batma eşiğindedir, en son borsaya girmesi mümkün değilken borsaya açılmış, oradan gelen para ile batış sürecini biraz ertelemiştir. Lakin bu kişinin yönetim anlayışı ile kaçınılmaz son çok uzak değildir.
Beni üzen benim bu yazdıklarımı devletin bütün yetkilileri, ilimizin bütün siyasileri şehrimizin bütün gazetecileri bilmekte ama tuhaf olan kimseden tık sesin çıkmıyor olması ve hep birlikte bu değerin yok oluşunu izlemekle yetiniliyor olması.
Biz en kötü çıkar “BİZ DEMİŞTİK” deriz.
O yüzden ne diyorduk sayın devlet büyüklerimiz. Bu kadar aşikâr kirliliklere bu ülkenin yargısı ve gerekli kurumları er geç el koyacaktır ancak "GEÇ GELEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR" sözünü hatırlatmak isterim.
Kalın sağlıcakla...
Yorumlar
Kalan Karakter: