Şimdilerde bunun dışında makam mevki sahibi insanların önünde eğildiğimiz kadar Allah'ın huzurunda eğiliyormuyuz. Kime Kıyam ediyoruz. Kıblemiz ne yanda bilemiyoruz. Çünkü artık hepimiz birer Tanrı adayıyız kendi çapımızda... İslam beldesinde her canlının yaşam hakkı korunmuştur. Bir kadın canından emin olmalı ama nafile...
Ticaret sadece para kazanma sanatı değildi aynı zamanda topluma yön veren akil bir sosyolojik yapı idi... Aile içerisinde Anne Baba figürü rızası alınması gereken en değerli yeryüzü varlıklarımızdan bazıları idi... Ne oldu bize ki ruhsuzlaştik. Neyi kaybetme korkusuyla yaşıyoruz. Kendimize Tanrılar yaratıp yarattıklarımıza neden bu kadar bağlıyız. Doğu Türkistan'da kardeşlerimiz hergün ölürken hangi hayatı yaşıyoruz. İslam beldelerinde çocuklar tecavüze uğrarken kendi çocuklarımıza nasıl bir gelecek vaadediyoruz. Yaşam alanları yalanı ile 14 katlı binalara kendimizi hapsediyoruz. Bindiğimiz arabalar bizi Sırat'ın neresine kadar götürür. Bunların muhasebesini yapabiliyor muyuz. Hasılı İngiltere'de boğazı sıkılan Suriye'li çocuk değildi. Müslümanların boğazı idi. Hatta İslam'ın bogazı idi. Ruhumuzda ki bir nebze yaşamaya çalışan İman ölmeden hakikatin peşine düşelim. Ve yine Cahit Zarifoğlu'nun sözleriyle bitirelim... ''Burası dünya, ne çok kıymetlendirdik oysa bir tarla idi ekip biçip gidecektik.
Selametle
Yusuf AĞAŞE
Yorumlar
Kalan Karakter: