Kayseri OSB konusu da aynen böyle aslında.
Kayseri OSB Konusunda yazılar için yeter artık yazmasan diyenler çoğalmaya başladı.
“ Bu konu Kayseri’ye zarar veriyor” diyenler çoğalmaya başladı.
Yani diyorlar ki Yusuf Ağaşe gibi yazanlar gördüklerini, bildiklerini yazmasın, görmesin, bilmesin, duymasın.
Peki ben de soruyorum o zaman NEDEN?
Yada şöyle bakalım olaya, ben arabamı kimseye zarar vermeyen bir yere park ediyorum, ağanın biri bana haber yolluyor, Yusuf bu arabayı buradan çeksin.
Bende soruyorum,
NEDEN?
İşte o yüzden Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler ağzına dolar insanın, Sussan Acıtır, Konuşsan Kanatır!
Asıl bizler yazmalıyız ki yapılan yanlışlar görünür olsun ve yanlış yapanlar cezasını çeksin. Eğer ki, ortada bir yanlış yoksa herkes gibi bizler de çıkar deriz ki “bu süreç ağır ceza makamına neden taşındı?”
Şimdi soruyorum “artık OSB yazma” diyenlere,
Benim gibi yazanlar mı suçlu? Bu işlere adı karışan ve süreci bu hale getirenler mi?
Benim gibi hala yazanlar mı? Defalarca kovuşturmaya yer olmayan FETÖCÜ’sün diye işten atılıp hakkını arayanlar mı?
Bu işleri bu duruma getirip Kayseri OSB’mizin adını tüm Türkiye’ye rezil edenler mi? Doğruları siz okuyucularımıza aktaranlar mı?
Ben bu soruları çoğaltabilirim hiç sıkıntı değil.
Ben bu yazıları Mahkeme süreci bitene kadar yazmaya devam edeceğim.
Kayseri OSB ile ilgili daha çok yazılacak çizilecek şeyler var. Ama hepsinin de bir sırası var.
Daha merak ettiğim çok şey var, mesela bu olaylar başlamadan bir buçuk yıl öncesine gidelim.
Bir heyet KIRIM ve ETİYOPYA’ya gidiyor.
Orada neler konuşuluyor?
Ve soruyorum KIRIM’dan ne için teşvik alınıyor?
En önemlisi de oradan Türkiye’ye gayri resmi yollardan girdirildiği iddia edilen 35 Milyon Dolar nerede?
O dönem Kırım haber ajansı “QHA” aynen şu haberi yapıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: