Başkan Boylu, ülkemizde okul öncesi eğitim kurumlarının iki bakanlık tarafından yönetildiğini, ancak belediyeler ve ruhsatsız oyun evleri gibi bazı kuruluşların yasal düzenlemelere aykırı şekilde hizmet verdiğini belirtti. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetiminde olan bakım ve eğitim hizmetlerinin dışına çıkan bu yapılar, çocukların güvenliğini ve eğitim kalitesini riske atıyor.
"Belediyelerin anaokulu açma yetkisi yoktur. 2007 yılında alınan Anayasa Mahkemesi kararı da bunu açıkça ortaya koymaktadır. Ancak belediyeler, herhangi bir ruhsat ya da denetim olmaksızın oyun evleri adı altında kreş benzeri hizmetler sunuyor. Bu durum, çocukların üstün yararını gözeten standartlara aykırı bir eğitim ortamı yaratıyor."Boylu, bu tür kurumlarda eğitim materyalleri, sınıf yoğunlukları, yaş grupları ve eğitmenlerin yeterliliğinin kontrol edilmediğine dikkat çekerek, devlet ve özel sektördeki okul öncesi eğitim kurumlarının geçmek zorunda olduğu denetim mekanizmalarının belediyeler için de zorunlu hale getirilmesi gerektiğini belirtti.
"Belediyeler, ihtiyaç sahibi bölgelerde hizmet vermek yerine reklam yapabilecekleri yerleri tercih ediyorlar. Aynı bölgede birden fazla kurum açarak özel okul ve gündüz bakımevlerini ekonomik olarak zor durumda bırakıyorlar. Üstelik belediye kreşleri, belirlenen standartlara uygun hareket etmiyor ve zorunlu istihdam şartlarını sağlamıyor."
"Belediyeler, çalışanlarına ve mahrumiyet bölgelerinde yaşayan ihtiyaç sahiplerine yönelik kreşler açmalı ya da özel sektörle protokoller imzalayarak iş birliğine gitmelidir. Bu sayede hem çocukların eğitim standartları korunur hem de haksız rekabet önlenmiş olur."
Denetim Eksikliği Çocukları Tehdit Ediyor
Boylu, belediyelerin açtığı kreşlerin herhangi bir bakanlık tarafından denetlenmediğini vurgulayarak, şu sözleri kaydetti:"Belediyelerin anaokulu açma yetkisi yoktur. 2007 yılında alınan Anayasa Mahkemesi kararı da bunu açıkça ortaya koymaktadır. Ancak belediyeler, herhangi bir ruhsat ya da denetim olmaksızın oyun evleri adı altında kreş benzeri hizmetler sunuyor. Bu durum, çocukların üstün yararını gözeten standartlara aykırı bir eğitim ortamı yaratıyor."Boylu, bu tür kurumlarda eğitim materyalleri, sınıf yoğunlukları, yaş grupları ve eğitmenlerin yeterliliğinin kontrol edilmediğine dikkat çekerek, devlet ve özel sektördeki okul öncesi eğitim kurumlarının geçmek zorunda olduğu denetim mekanizmalarının belediyeler için de zorunlu hale getirilmesi gerektiğini belirtti.
Haksız Rekabet ve Özel Sektörün Zarar Görmesi
Özokfed Başkanı, belediyelerin açtığı kreşlerin reklam amaçlı olarak ihtiyaç sahibi bölgeler yerine merkezi ve varlıklı semtlerde yoğunlaşmasının sektördeki özel işletmelere zarar verdiğini ifade etti."Belediyeler, ihtiyaç sahibi bölgelerde hizmet vermek yerine reklam yapabilecekleri yerleri tercih ediyorlar. Aynı bölgede birden fazla kurum açarak özel okul ve gündüz bakımevlerini ekonomik olarak zor durumda bırakıyorlar. Üstelik belediye kreşleri, belirlenen standartlara uygun hareket etmiyor ve zorunlu istihdam şartlarını sağlamıyor."
Özokfed’den Çözüm Önerileri
Boylu, bu sorunların çözümü için belediyelerin ya ilgili bakanlığa bağlı olarak faaliyet göstermesi ya da özel sektörle iş birliği yapması gerektiğini önerdi. Ayrıca, devletin tüm kamu ve özel sektör kuruluşlarında 150’den fazla kadın çalışanın bulunduğu yerlerde kreş hizmetini zorunlu hale getirmesi gerektiğini belirtti.Son olarak, Boylu şu çağrıyı yaptı:"Belediyeler, çalışanlarına ve mahrumiyet bölgelerinde yaşayan ihtiyaç sahiplerine yönelik kreşler açmalı ya da özel sektörle protokoller imzalayarak iş birliğine gitmelidir. Bu sayede hem çocukların eğitim standartları korunur hem de haksız rekabet önlenmiş olur."