Soğuk Savaş’ın sona ermesi sonrası değişen güvenlik anlayışı ve ortamı NATO’nun sadece Demir Perde ülkeleri ile değil, bunun yanı sıra Rusya ve Ukrayna ile ilişkilerin geliştirilmesinin de yolunu açmıştır. Rusya’nın Batı ile ilişkilerini normalleştirme siyasetinde yaklaşık 30 yıldır hem Rusya’nın hem de Ukrayna’nın NATO ile ilişkisi Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi’ne katılması ve 1994 yılında her iki ülkenin de NATO’nun Barış İçin Ortaklık Programı'na katılması ile şekillenmeye başlamıştır. Bu süreç, danışma ve iş birliği için bir forum olarak NATO-Rusya Daimi Ortak Konseyi’nin ve NATO-Ukrayna Komisyonu’nun kurulmasıyla sürdürülerek günümüze kadar gelmiştir. Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan iyimser güvenlik ortamı gelişen zaman ve olaylar içinde çalkantıya uğramış Ukrayna-Rusya savaşı nükleer güç olmanın yanı sıra NATO üyesi olmanın caydırıcılıkta ne kadar önemli olduğunu da bize bir kez daha altını çizerek duyurmuştur. Bir diğer cızırtılı titreyen atış noktası ise NATO’ya üye olmak isteyen Gürcistan’ın, bağımsızlığını ilan etmiş olan Güney Osetya’ya saldırı düzenlemesi üzerine Rusya’nın 2008’de Gürcistan’daki askeri harekâtı düzenlemesi olmasıdır. Rusya ile Batı ülkeleri arasındaki üçüncü kritik nokta ise, Batı yanlısı hükümetin iktidara gelişi, bu hükümeti Rusya’nın tanınmaması, Kırım’da gerçekleştirilen referandum sonrasında Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesine yol açmış olmasıdır. Tüm bu olup bitenler NATO-Rusya ilişkilerinde gerilimi artırarak Rusya, NATO’daki diplomatik görevinin çalışmalarını askıya almaya karar verip NATO'nun Moskova’daki NATO Bilgi Ofisi'ni kapatması oldu. Rusya’nın NATO’nun Moskova’daki Askeri İrtibat Misyonu’nun çalışmalarını askıya almasını istemesi, Soğuk Savaş sonrası kurulan bu yapıyı ortadan kaldıran faktörlerden biri oldu. Lakin NATO-Rusya Konseyi aracılığıyla diyalog kapısı açık kaldı ve bu çerçevede NATO’nun Rusya’ya karşı iki yönlü yaklaşımı caydırıcılık ve diyaloğun sürdürülmesine sebep oldu. Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan bu olumlu ortam zaman içinde sıkıntıya düştü. Ukrayna-Rusya savaşı nükleer güç olmaktan öte NATO üyesi olmanın önemini artırmış oldu. Sonuç itibari ile; Rusya’nın istilacı politikası NATO’nun genişlemesini aşabilecek mi yada zamanla olayların ivme kazanmasına mı neden olacak gibi soruları da beraberinde getirmekte.