Son günlerde yine artan şekilde ve yoğun olarak “şiddet” eğilimli haberlere tanık oluyoruz. Son günlerde diyorum ama şiddet, haberimiz olsa da olmasa da maalesef insanlığın bir gerçeği ve bu gerçeği değiştirip, düzeltip dönüştüremiyoruz. Sorunun kaynağını eğitime dayandırmaya kalksak farklı eğitim düzeyinden insanların bir şekilde şiddetine maruz kalan insanlarla karşılaşabiliyoruz.
Daha önce okuduğum bir yerde şiddetin tanımını şu şekilde ifade etmişti; Saldırganlık, hâkim olmak, yenmek, yönetmek amacı ile güçlü, şiddetli, etkili bir hareket, fiil, işlem: bir işi bozma, engelleme, boşa çıkarmaya karşı düşmanca, yaralayıcı, hırpalayıcı veya tahrip edici (yıkıcı, yok edici) amaç taşıyan bir davranıştır.
Geçen hafta içerisinde gündemi meşgul eden şiddet olaylarından sadece birisine bir profesyonel futbol maçında şahit olduk. Hak, hukuk ve adalet kavramlarının içerisini o kadar boşalttık ki bize ters gelen bir hareketin cezasını kimseye aldırış etmeden pervasızca anında kesmeye başlar olduk. Bunun eğitim düzeyi, toplum içerisindeki statüsü veya isminin başındaki unvanı fark etmiyor. Herkes, her yerde herkese yaptırım uygulayabilir durumu hâkim. Buradan bakınca orman kanunları diyebiliriz. Güçlünün haklı güçsüzün ise haksız olduğu ortam.
İnternete “şiddet” yazdığınız zaman karşınıza A’dan Z’ye o kadar çok kavram getiriyor ki ve en kötüsü bu kavramların hiçbirisine yabancı değiliz. Hepsiyle ilgili bir fikrimiz, örneğimiz ve okumuşluğumuz var. Kadına, çocuğa, yaşlıya, hayvana, işçiye, doğaya vs. Bu da toplumumuzun bu anlamda çok sorunlu olduğunun işareti.
Yine geçen hafta içerisinde 12 ve 13 yaşlarında iki ortaokul öğrencisinin bir bıçak yüzünden tartışmaları ve sonucunda birisinin cezaevine diğerinin ise mezara girmesiyle son bulan hikâyesi. Neresinden tutmalı neresinden anlatmalı nasıl yorumlamalı. Hangisine üzülmeliyiz? Suçu nerede aramalıyız? Buna nasıl bir çözüm bulmalıyız? TV’de her akşam her kanalda bir dizi yayınlanıyor. Normal olanı var mı? Silah kullanılmayanı? Kavga olmayanı? Nasıl uzak tutacağız çocuklarımızı o dizilerden. Peki, kapatalım diziyi ve oturup maç izleyelim beraber ama maç sonu bir kulübün başkanı hakeme saldırıp yumruk atıyor ee maç da izlemeyelim. Arabayla hafta sonu dışarı çıkalım. Fakat karşınıza bir trafik magandasının çıkmama ihtimali nedir?
Yine okuduğum bir yazıda şu ifadeler kullanılmıştı "Şiddet, Türkiye'de bir iletişim ve yönetim biçimi olarak kullanılıyor." Maalesef doğru bir tespit. Nezaketle yürümeyen işin zorbalıkla yürüyebiliyor. Biraz dişini göster hemen hallederler alttan alırsan çok oyalarlar sözünü hemen her işte duymuşsunuzdur.
Korkarım ki ‘şiddet’ bu bizim toplumumuzun genetiğine işlemiş durumda. Bundan nasıl sıyrılır, nasıl kurtuluruz bilmiyorum ama çözmemiz gereken çok sorun olduğu aşikâr.
Zira ekonomi, eğitim, sağlık, adalet, trafik, asgari ücret, vergiler, pahalılık vs. neresini tutsak elimizde kalıyor. Bir ebeveyn olarak verebileceğim tek tavsiye ne kadar olumsuz bir toplumda yaşıyor olsak da mutlu çocuklar yetiştirmeye gayret edelim. Bizim yaptığımız hataları inanıyorum ki onlar yapmayacak ve bu toplumu onlar daha yaşanılabilir bir hale getirecek.