1) Afganistan'da Kadın Olmak
AFGANİSTAN
Daha önce hiç Bin Muhteşem Güneş ya da Uçurtma Avcısı kitaplarını okudunuz mu?
Okuduysanız daha adı bile geçerken içinizde bir sızı yankılanır.
O sızı çok uzaktan gelir göğsünüzün üstüne oturur. Bir çığlık, bir acı, derinden yükselen iç çekiş.
Uzak bir coğrafyada, kültürü, dili, rengi, uzak insanların dünyasının kapıları açılır.
Tanımadığınız insanlara kendiniz, geleceğiniz ve geçmişiniz için gözyaşı dökersiniz…
Kadın olmak her coğrafyada zor, evet. Ama Ortadoğu’da ve çevresinde neden daha zor?
Khaled Hosseini kitabında;
“Bunu öğren, kafana iyice sok, kızım,”dedi Nana. “ Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, mutlaka bir kadını gösterir. Her zaman. Bunu hiç unutma, Meryem.”der. Sanırım Ortadoğu da dahil tüm coğrafyalarda ağırlıklı bir hakikat kazanmış bir görüş bu.
Yine aynı kitabında :“Evlilik bekleyebilir, eğitim beklemez. Çünkü bir toplumun, kadınları eğitimsiz olduğu sürece bașarıya ulașma șansı yoktur.”
Bir İsimsizleştirme Çabası
Sistemli ya da sistemsiz kadın faktörünü etkisizleştirme çabası ile isimsizleştirme, itibarsızlaştırma kırımı mevcut.
Özellikle Ortadoğu’da bu kırım kadınlar üzerinde çok çok daha hissedilmekte.
Bedeni, ruhu, zihni yağmalanmış kadın haklarını nasıl koruyacak, nasıl bir mecrada tartışacağız? Bu tartışmalar bizi medeniyet denen cilalı zemin üzerinde hoşa gitmeyecek çizikler atacak. Çünkü kadının Ortadoğu’da adının tekrar konulması, tekrar çağrılması dünyanın diğer kadınları ve diğer insanlığın yarısı için elzem.
Şarkı söylemek yasak.
Dışarı çıkmak yasak.
Erkeksiz bir şekilde hareket etmek yasak.
Yaşamın her alanında müdaheleye uğrayan kadın haklarının peşinde olmak her dünya yurttaşının görevidir.
İnsanlık namına.
Bizim namımıza.
Taliban ve Kadın
Hepimizin bildiği gibi Taliban bölge bölge, kasaba kasaba ilerleyip hükümet kurma çabasına girmişken ülkedeki dehşet ve terör havası henüz kadın hareketine ya da kadın haklarının gündeme gelmesine müsaade vermeyecek gibi.
Televizyonlardaki kanallardan, sosyal mecralardan korku dolu görüntüler ulaşmaya devam ettikçe bizim de hak savunucusu olarak endişelerimiz devam etmekte.
‘Önümüzdeki süreçte neler bekliyor’ şu an bütün dünyanın gündeminde.
Özellikle mülteci krizi ile birlikte açmaza giren ülkedeki kadın ve çocukların haklarına dair izlenimlerin ilk örnekleri karşımıza çıkmakta.
Afgan kadınlar için dünyaya çağrı yapılmakta.
Afganistan’da Kadın İntiharlarının Yaygınlığı
BBC Afgan Servisi’ne göre şiddet oranının %87yi bulan ülkede her yıl 3000 Afgan kadın intihara kalkışıyor.
Bunun nedeni kadınların üzerindeki sosyal baskının, aile içi şiddetin ve zorla evlendirilmelerin artmasıyla birlikte sosyal yaşamdan ve normal sayılabilecek haklardan yoksun bırakılması. Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre Afganistan'da 1 milyon fazla kişide depresif bozukluk görülüyor.
Fiziki, sosyal, vb istismarlardan kurtulmanın yolunu intiharda bulan kadınların ölümünün sorumluları bilincinde ya da bilinçsizliğinde başka bir istismara yol veriyorlar ve ya aktif rol oynuyorlar. Cezasız kalan bu girişimler sürekli yeni bir hayatın kararmasına neden oluyor.
Ne üzücüdür ki,
Kadının bu coğrafyada da ismi silinmiş.
Yaldızları dökülmüş.
Toprak altında unutulan bir tohum gibi yeşermeyi beklemekte.
Ve biz,
Asla gözlerimizi yeşerecek tohumlardan almayacağız.
Tam bir Orta Doğu yu ve kadın sömürgeciliğin anlatıyor kalemine saglik başarılar canım benim