Arama motorlarından herhangi birine “vazgeçmek ile ilgili şarkılar“ yazdığınızda 3 saniyede yüzlerce sonuç elde edebilirsiniz. Uzun yıllar boyunca şairler ve söz yazarları vazgeçmek üzerine bir sürü eserler çıkarmış hatta okurken ya da dinlerken size yalnız olmadığınızı hissettirmiş olabilirler.
Peki sizin vazgeçme eşiğiniz ne?
Bu bir evlilik olabilir, aile bireyleriyle olan ilişkilerinizde olabilir, arkadaşlık ilişkisi olabilir, ikili ilişkiler olabilir ya da çalışma ortamınız…
Kendinizi değersiz hissettiğinizde mi vazgeçersiniz yoksa artık bir umudunuz kalmadığında mı?
Peki elinizden geleni fazlasıyla yaptıktan sonra mı vazgeçmek daha kolaydır? Yoksa bunca emek verdim, emeklerimi nasıl ziyan edeyim düşüncesiyle kalmaya çabalamak mı?
Psikolojide bu bahsettiğimiz vazgeçmek gerekirken vazgeçememe durumuna ‘Concorde Sendromu’ deniyor.
Concorde Yanılgısı da denilen bu durum ticari süreçlerde de duygusal ilişkilerde de sıklıkla görülebiliyor. Örneğin, bütün birikimini hayali olan kafeyi açmak için kullanan ve kamudaki ya da kurumsal bir şirketteki işinden istifa eden birisini düşünelim. Görsel açıdan da mekanın iyi olmasını ister, dekorasyon için kullanacağı malzemeleri özenle seçer, birlikte çalışacağı insanlar, aşçısı, garsonu, diğer personelleri, reklamı, açılış organizasyonları derken her şeyi özenle yapar ve masaların tıklım tıklım olacağı hatta belki şube bile veririm hayaliyle hiç bir masraftan kaçınmaz. Açılıştan sonraki bir kaç ay içinde durum az çok belli olur ne tıklım tıklım masalar vardır ne de beklediği etkileşim. Önce günah keçisi arar garsonu değiştirir, aşçıyı değiştirir, reklam harcamalarını artırır ya da menüde kampanyalar yapar yine de beklediğini bulamaz. Yakın çevresi vazgeçmesini söylese de söylenenleri kulak ardı eder, zararı karşılayabilmek için kredi çeker, kaybetmemek için daha çok kaybeder ve nihayetinde batar.
Günlük hayatlarımıza baktığımızda hemen hemen hepimizin Concorde Sendromu’ndan örnekleri vardır. Duygusal bağ kurduğumuz kişilerden ve emek harcadığımız ilişkilerimizden vazgeçmekten ya da kaybetmekten o kadar korkarız ki bize hiç bir yararı olmadığı halde düzelir düşüncesiyle kendimizden ve karakterimizden ödünler vererek devam ederiz. Geçirdiğimiz süre zarfında harcanan çabayı daha çok önemsediğimiz için mantıklı düşünmekte zorluk çekeriz. Geçmişte yapılan yatırımlardansa gelecekte olan kazanımlara odaklı hareket etmeli, bir yerde vazgeçmeyi bilmeliyiz, kendimiz için.
Dostoyevski’nin bir sözüyle bitirmek istiyorum yazımı;
Yanlış trene bindiğinizde ilk istasyonda inmeye çalışın. Çünkü mesafe ne kadar artarsa, dönüş maliyeti de o kadar artar.
Bu arada konunun trenle ilgisi yoktur :)
26.11 Bey sanırım siz de önce olmayacagına inanıp & inandırıp vazgectiniz sonrasında da vazgecildiniz baska bir yol cizip çoluğa çocuğa karıstınız.. bi yerde ne kazandık ne kaybettik bunları düsünmeyi bırakıyor insan kader kısmet deyip hayatına devam etmeye calışıyor
olmayacağına inandırılmışımdır
"Geçmişte yapılan yatırımlardansa gelecekte olan kazanımlara odaklı hareket etmeli, bir yerde vazgeçmeyi bilmeliyiz" kazanmissinizdir umarım..
Peki siz neden vazgeçtiniz?